Ayrıntılara geçmeden önce bu devrim niteliğindeki keşifle ilgili diğer haberlere bir göz atalım. Formülü uygulayan 65 yaşındaki kadının cildi tıbbi bakımdan orta yaşlı bir kadının cildiyle aynı özelliklere kavuştu. Dahası, 55 yaşındaki bir kadının cildi, yeni formülü kullandıktan sonra tıbbi açıdan, güzelliğinin zirvesindeki bir kadınla aynı görünüme kavuştu. Sonuç olarak 30 - 35 yaşındaki kadınların ciltlerinin biyolojik yaşları geriye alınarak gençlik yıllarındaki hale geldi.

Eski tıbbi bilgileri baz alıyorsanız size ilk bakışta bu haberler çok iyimser görünmeyebilir. Nobel ödüllü bilim adamlarının vücuttaki hücrelerle ilgili yeni keşfi göz önünde bulundurulduğunda bilimin kırışıklıklara ne gibi bir çözüm bulduğu ve yaşlanma süreçlerini nasıl geriye aldığı anlaşılabilir.

(New York, Anette Yorin) Heyecan dolu anların yaşandığı basın toplantısında, Amerika'nın önde gelen profesörlerinden birinin, yaşlanan cilde gençliğini nasıl geri kazandırmayı başardığı açıklandı. Bu başarının sırrı, cildin yaşlanmasıyla ilgili sorunlara tamamıyla farklı bir açıdan yaklaşmasıdır. Prof. Adam Lindberg, 2009 yılında kimya alanında Nobel ödülüne layık görülen 3 bilim adamı V. Ramakrishnana, T. Steitza ve A. Yonatha'nın çığır açan keşiflerini kullanarak devrim gibi bir gençleştirme terapisi oluşturdu.

Formül, profesörün çalıştığı üniversitede deneylere tabi tutuldu ve kozmetik ve bilimsel testlerden geçirildi. Bu çalışmalar, sadece -BURAYA DİKKAT- 15 - 30 gün içerisinde cilde gençliğinin geri kazandırılmasının ve biyolojik yaşının 15 yaş azaltılmasının mümkün olduğunu ortaya koydu. Basın mensuplarının gözleri önünde 55 yaşındaki kadın, 5 dakikalık terapi sonrasında on - on beş yaş gençleşti.

Kadının eski cildi gitmiş, yerine yenisi gelmiş gibiydi.


55 yaşındaki Jane Smith, Prof. Adam Lindberg'in terapisini uygulamadan önce ve sonra.
Prof. Adam Lindberg, 55 yaşındaki kadın üzerinde gerçekleştirdiği testin ayrıntılarını basın mensuplarına aktardıktan sonra 30 - 65 yaş arası kadınların yaşadığı tipik problemlerden bahsetti. Bunların en önemlilerinin alındaki inatçı çizgiler, göz etrafındaki kırışıklıklar, burun ve ağız arasındaki derin çizgiler, çene altındaki yumuşak ve kırışık deri ve ciltte görülen yoğun kuruma olduğunu belirten profesör, bu benzersiz keşfi teyit eden klinik fotoğrafları paylaştı.

Gösteriye başlamadan önce kavanoz içerisinde bulunan yumuşak kıvamlı bir karışımı gösteren profesör, bu karışımı Jane Smith'in yüzüne parmaklarla hafif vuruşlar yapmak suretiyle uyguladı. Uygulama sırasında yüze kesinlikle masaj uygulamadı ve karışımı yüze sürmedi. Profesör sonrasında basın mensuplarına test sırasında çekilen fotoğrafları gösterdi. 5 dakika sonra Jane Smith'in alnındaki en derin çizgilerin yok olduğunu ve cildinin bir bebeğin cildi gibi pürüzsüz ve aydınlık bir hale gelişini izledik. Daha sonra burun ile ağız arasındaki derin ve çirkin çizgilerin anında yok oluşunu gördük. Göz kenarlarındaki kırışıklıklar gözlerimizin önünde ortadan kalkmıştı.

Jane Smith'in cildi daha önce hiç olmadığı kadar yumuşak bir hale gelmişti. Cilde baktığınızda oldukça pürüzsüz olduğu görülebiliyordu. Dahası, soluk, sarkık ve sönük cildin terapi uygulandıktan kısa bir süre sonra nasıl sıkılaşıp 35 yaşındaki çekici bir kadının cildi gibi görünmeye başladığını gördüğümüzde oldukça şaşırdık. Gösterinin sonunda Jane Smith'in yüzünden adeta tazelik, canlılık ve gençlik fışkırıyordu. Yüzüne baktığınızda daha önceden kuru, sarkık ve yorgun bir cilde sahip olduğu kesinlikle belli olmuyordu. Bu mucizevi keşif, 55 yaşındaki olgun bir kadın olan Jane Smith'i 35 yaşındaki çekici bir kadın haline getirmişti. Bunu kendi gözlerimizle görmüştük.

Profesör Açıklıyor

Şahit olduğunuz bu inanılmaz değişim, ortalama bir insan için bir mucize niteliğindedir ama bilim adamları için mucize diye bir şey yoktur. Bu değişim, bütün doktor ve bilim adamlarının sezdiği ve Nobel ödüllü bilim adamlarının cilt hücrelerinin DNA'larında fark ettiği bir gerçekten kaynaklanmaktadır. Profesör Lindberg sözlerine şöyle devam etti: Artan yaşla birlikte cilt altında bulunan kaslar ve bezler büzülmeye başlar. Çocuklukta olduğu gibi güçlü ve sıkı olmayı bırakıp yumuşak ve büzük bir hal alırlar. Bunların yıkımı başlar. Çizgiler, kırışıklıklar ve pürüzler oluşmaya başlar. Cilt elastikiyetini kaybeder. Bu dönemde yaşlanmanın ilk belirtileri görünmeye başlar.

Hücreleri yıkıma zorlayan nedir? Büyük kozmetik şirketlerinin sloganlarının söylediği gibi bu, nem kaybı değildir. Öyle olsaydı sonsuza kadar genç kalmak için sabun ve su yeterli olurdu. Bu, çok önemli bir şeyin, hücresel düzeyde faaliyet gösteren DNA ana besin maddelerinin eksikliğidir. 30 yaşından sonra cilt bu maddeleri üretmeyi bırakır ve DNA temel besinden mahrum kalır. Diğer bir değişle açlıktan ölmeye başlar.

Doğayı değiştirmek mümkün mü?

Prof. Adam Lindberg şöyle devam etti: Yeni keşfedilen DNA'yı besleyici yapı sayesinde yılların ciltte oluşturduğu bütün hasarların onarılmasının mümkün olduğu tıp tarafından belirlenseydi ne olurdu? Cildi gerçekten gençleştirmek mümkün olsaydı ne olurdu? Bilim, DNA'yı besleyen doğal maddeler içeren, yaşlanmış ve gerçek güzelliğinizi maskeleyen üst deri tabakasını pürüzsüzleştiren, bütün kırışıklıkları ve çizgileri besleyerek bunların inanılmaz kısa bir süre içerisinde yok olmalarını sağlayan, mucizevi bir keşif yapsaydı?

Evet, bilim bunu başardı! Bu, klinik ve laboratuvar testleriyle teyit edildi. DNA'yı besleyici formül direkt olarak cilde uygulandığında inanılmaz hızlı bir şekilde cilde genç bir görünüm vermekte, çizgiler, kırışıklıklar ve pürüzleri SONSUZA DEK ortadan kaldırmakta!

En sık okunanlar
Avrupa Komisyonu'ndan Türkiye'ye eleştiri

ABD'ye göre Esad Mart 2017'de görevi bırakacak

Paramparça'da Nurgül Yeşilçay'ın yerine Şükran Ovalı geliyor

Çin ve Rusya'dan, Kuzey Kore'ye tepki

Kılıçdaroğlu: Erdoğan'a değil başkanlık sistemine karşıyız


YAZAR HAKKINDA
Medicine School of Houston mezunu. United States Hospital in Marsylia ve International Dermatological Clinic in New York eski üyesi. Profesör Adam Lindberg, United States Dermal Institute üyesidir. Cilt hastalıkları ve sorunlarıyla ilgili birçok bilimsel makale yayınlamıştır. Dallas'ta yaşamakta ve çalışmalarına devam etmektedir.