İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Yaban Hayatı Bölümü mezunu Saime Demirtaş, 1.5 yıl önce Karabük Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü'nde göreve başladı. Av koruma memuru Demirtaş, 15 erkek meslektaşı ile birlikte zor arazi şartlarında yaban hayatı korumak için Kaçak avcılara karşı mücadele veriyor. Demirtaş, kış koşullarında yiyecek bulmakta zorlanan yaban hayvanları için doğaya yem bırakma, yaralı bulanan hayvanların kurtarılması, tekrar doğaya salınması çalışmalarında da aktif görev alıyor.


Demirtaş ayrıca, avlanmanın yasak olduğu 499 hektarlık alana sahip Sırçalı Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında yaşamlarını sürdüren yaban hayvanlarının durumlarını tespit edebilmek için dürbünle gözlem yapıyor.

'AVCILAR KENDİLERİNE ÇEKİ DÜZEN VERİYOR'

16 kişilik av koruma ekibinde tek kadın memur olarak çalıştığına dikkat çeken Demirtaş, "İnsanlar bunu bazen yadırgayabiliyor. Ama biz kadınların her yerde olabileceğini gösteriyoruz. İnsanların tavrını ve davranışını önceden sezemiyorsunuz. Özellikle erkekler av sırasında beni gördükleri zaman önce kendilerine bir çeki düzen veriyorlar. Küfürlü ve argo konuşma olmuyor. Tabii bunun aksi durumları da meydana geliyor. Ama genellikle daha güzel davranıyorlar, daha olumlu yaklaşıyorlar. Böyle olunca işimiz biraz daha hafiflemiş oluyor" dedi.

'DOĞAYI KENDİMİZ İÇİN KORUMALIYIZ'

Demirtaş, yaban hayvanlarını doğada gördükten sonra yaban hayatına bir kez daha bağlandığını söyleyerek şöyle konuştu:

"Ormana baktığınız zaman yaban hayatını göremiyorsunuz. Ormanın derinliklerine gittiğiniz zaman hayvanlarla karşılaşma imkanınız var. Bunun için yaban hayatını tanıtmak bizim görevimiz. Tanıtmak için de kendimizin görmesi gerekiyor. Hayvanları gözlemlemek, zor arazi şartlarındaki yorgunluğumuzu alıyor. Yaban hayvanlarını görmek bizim için büyük bir şans. Onları koruma içgüdüsü bizde o zaman daha da artıyor. İnsanların da doğayı tüketim aracı olarak görmemesi gerekir. Çünkü doğanın bize ihtiyacı yok. Biz insanların doğaya ihtiyacı var. Doğayı kendimiz için korumak zorundayız. Yaban hayvanlarına bakış açısı değişmeli. Bunun için eğitimlerimiz hızlanıyor. Bu eğitimlere avcıların ve vatandaşlarımızın katılımı sağlanmalı. Yaban hayvanlarımıza sadece et olarak bakılmamalı. Sadece et olarak baktığınız zaman hayvanlarımızın doğal denge içerisindeki önemi azalıyor. Bir türün neslinin tehlikeye girmesi demek, doğal dengenin bir taşının eksilmesi demek."