Tıpta henüz çaresi bulunamayan "Parkinson" hastalığına karşı 6 ilde düzenlenen etkinliklerin İzmir ayağında hastalar dileklerini lalelere yazarak umut balonlarını uçurdular. Etkinliğe İzmir’in dört bir yanında gelenlerin yanı sıra Viyana’dan katılmak için gelenler de oldu.
Parkinson Hastalığı Derneği tarafından farkındalık yaratmak ve bilinçlendirmek amacıyla İzmir, Ankara, İstanbul, Adana, Mersin ve Bursa’da eş zamanlı düzenlenen "Birlikte Yürüyelim" etkinliği hasta ve hasta yakınları tarafından büyük ilgi gördü.
11 Nisan Dünya Parkinson Hastalığı Günü vesilesiyle "Parkinson son değildir. Yaşayacak çok yıllarınız" var sloganıyla düzenlenen etkinlik, Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenledi. Etkinlikte hasta ve hasta yakınları, hastalıkla daha kolay başa çıkmak ve hayatlarını kolaylaştırmak için neler yapılabileceği konusunda nöroloji uzmanları ve fizyoterapistler tarafından bilgilendirildi. Ardından 6 ilde saat tam 12.00’de ucunda lalelere yazılmış dileklerin bulunduğu balonlar umut için gökyüzüne bırakıldı.
Parkinson hastalığının dünyada yaklaşık olarak 5-10 milyon kişiyi etkilediğini ve toplumlar yaşlandıkça da sıklığının artığını dile getiren Çakmur, Parkinson Hastalığı Derneği olarak her yıl 11 Nisan Dünya Parkinson Günü’nde değişik etkinliklerle farkındalığı artırmayı, hastaları bilinçlendirmeye çalıştıklarını kaydetti.
“İKİ TEMEL BELİRTİYİ GÖZDEN KAÇIRMAYIN”
Parkinson Hastalığı Derneği Başkan Yardımcısı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Raif Çakmur, parkinson hastalığının iki temel belirtisi olduğunu vurgulayarak, “Parkinson hastalığı daha çok hareketleri etkiliyor. Herkesin fark edebileceği iki temel bulgusu var. Birincisi titreme, fark edilmesi kolay olduğu için de bizim işimizi kolaylaştıran bir belirti. Ama parkinson hastalarında titremenin olmadığı durumlarda söz konusu olabiliyor. Bu noktada önemli olan ikinci belirtimiz, hareketlerin yavaşlaması, hareket miktarının azalması. Yani parkinson hastalığı iki belirtiyle ortaya çıkıyor” dedi.
Parkinson hastası olan kişideki değişim özelliklerini de aktaran Prof. Dr. Raif Çakmur, “Örneğin hasta yazı yazarken zorlanmaya başlıyor, yazısı küçülmeye başlıyor. Yürürken kolunu sallamamaya veya küçük adımlarla yürümeye başlıyor. Uzun yürüyüşlerde zamanla bir ayağını sürümeye başlıyor” ifadelerini kullandı.
“ERKEN TEDAVİ ÇOK ÖNEMLİ”
Hastalığın belirtilerinin iyi gözlenmesi gerektiğini dile getiren Çakmur, erken tedavinin önemine vurgu yaptı. Çakmur şöyle konuştu: “Hastadaki bulgular hastalığın tanısında herkesin farkında olması ya da göz önünde bulundurması gereken bulgular tanının erken konması için. Ne kadar erken tedaviye başlanırsa hastalığın gidişi o derece iyi oluyor. O nedenle de biz hastalığın erken tanısının peşindeyiz açıkçası, bu amaçla da bu tür etkinlikler yapıyoruz. Parkinsonla ilgili olarak toplumu bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Çünkü bu tanı öncelikle aile düzeyinde konulabilecek bir tanı. Siz eğer kişinin yavaşladığını fark etmezseniz bizlere başvurmazsınız biz de tanıyı koyamayız. Onun için bu bilinçliliği artırmaya çalışıyoruz. Neden böyle oluyor? Beyinde eğer ilaçları vermezsek hastalık ilerledikçe dopamin eksikliği nedeniyle bazı değişiklikler ortaya çıkıyor. Bu değişiklikler de çoğu zaman hastalığın daha hızlı ilerlemesine yol açıyor. Onun için biz hastalığın erken tanısının konmasını ve bir an önce tedaviye başlanmasını istiyoruz.”
“HASTALIĞIN BULGULARINI TEDAVİ EDİYORUZ”
Ömür boyu tedavi gerektiren parkinson hastalığı için uygulanan tedavilerin hastalığı tümüyle ortadan kaldırmadığını anlatan Prof. Dr. Raif Çakmur, “Parkinson hastalığının nörodejeneratif bir hastalık olmasına rağmen tedavisi çok başarılı olan bir hastalık. Bizim bugünkü tedavilerimiz hastalığı tümüyle ortadan kaldıran tedaviler değil. Ama bulgularını tedavi edebiliyoruz. Aynı şeker ve tansiyon hastaları gibi ilaçlarla, hastaların hareketlerini düzeltiyoruz. Ama hastalığı ortadan kaldıramıyoruz. Tabi bu konuda çalışmalar sürüyor, ileride belki bu hastalığın durdurulması, engellenmesi de mümkün olacak. Elimizdeki tedaviler daha çok bulgu ve belirtileri ortadan kaldırarak hastalığı düzeltiyor.”
“BAKLA PARKİNSONA FAYDALI ANCAK..”
Kış sebzesi baklanın parkinson hastalığı için halk arasında özellikle çok tercih edildiğine dikkat çeken Çakmur, ilaç kullanan hastaların baklayı dikkatli tüketmeleri gerektiğini belirtti. Baklanın Parkinson hastalığına iyi geldiğini doğrulayan ancak uyarılarda bulunan Çakmur şunları söyledi: “Doğru, bakla parkinson hastalığına iyi geliyor. Bunu bizde söylüyoruz. Yalnız bakla bizim en temel ilacımız olan levodopanın elde edildiği bir bitki, o nedenle de bakla olarak yediğiniz bir ilaç, bakla bir ilaç aslında. Bunun hastalığa iyi gelen bir yöntemden çok ilaç olduğunu kabul etmek lazım. Bir gurup hasta özellikle levodopa ilacı alanlar bir de bakla yerlerse, birkaç tableti birden yutmuş gibi olabileceği için çok ciddi yan etkiler ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle bakla konusunda hastaların mutlaka hekimlerine danışmaları gerekiyor. Özellikle levodopa grubu ilaçlar alanların baklayı dikkatli yemeleri, çok fazla abartmamaları gerekiyor.”
“DİLEKLERİNİ LALEYE YAZIP GÖĞE BIRAKTILAR”
Etkinliğin ardından hastalar ve yakınları hep birlikte lale şeklinde kağıtlara yazdıkları dileklerini balonların ucuna asarak göğe bıraktılar. Dileğini ‘Sağlıklı ve iyi olmak istiyorum’ olarak balonla birlikte göğe uçuran Nermin Ünek ise etkinliğin çok verimli geçtiğini ve faydalandıklarını dile getirdi.
Eşi Hasan Nalbant ile birlikte etkinliğe katılmak için Viyana’dan gelen vatandaş ise “Eşime destek için Viyana’dan geldik. Çok memnun kaldık. Bütün hastalara Allah’tan şifalar diliyoruz” ifadelerini kullandı.
6 yıldır parkinson hastası olan Vural Özarslan ise laleye “En kötü günümüz böyle olsun” dileğini yazdı. Özarslan, etkinliğin beklediğinden çok daha güzel olduğunu ifade etti.
“UZUN YÜZEBİLMEK VE DANS ETMEK İSTİYORUM”
Yıllardır Parkinson hastalığı ile mücadele eden bir diğer vatandaş ise lalesine “Kimseye muhtaç olmadan yaşayabilmek, gönlümce gezip dolaşmak, uzun yürüyüş, uzun yüzebilmek, güzel dans edebilmek” notunu düştü.
Annesi ile birlikte etkinliğe gelen Gizem Kanar ise farkındalık oluşturulması için düzenlenen etkinliklerin artırılması gerektiğini belirterek, “İlk defa katılıyoruz ama gerçekten çok verimli bulduk. Bu hastalığın farkındalığı için oryantasyonun çok daha yaygınlaştırılması gerekiyor. Annem bu konuda çok rahatsız, bir ortama girdiğinde hareket sorunu yaşadığı zaman utanıyor, sıkılıyor. Bunları aşmamız gerekiyor” diye konuştu.
Hasta ve hasta yakınları ile birlikte balon uçuran Prof. Dr. Raif Çakmur da “Tüm umutlarımızı göğe uçurduk. Umarım bu yıl parkinsonla ilgili bütün dileklerimiz gerçekleşir. Hastalıkla ilgili olarak hastalığın durdurulması ve engellenmesi için gerekli olan gelişmelerin sağlanmasını diledim” dedi.