Mehmet AKTARAN / İstanbul, () - BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, partisinin İstanbul İl Merkezi'nde düzenlenen STK Buluşması'nda yaptığı konuşmada, "Bana sordular, 'Herkesin devleti var, niye Kürtlerin yok?' Bunu diyenler tarih bilmez. Kürtlerin bir devleti var. O devletin adı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Başka bir devlet yok" dedi.

Davutoğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, "İstanbul bizi birleştirirken sakın ola ki mahallelerimizi, sokaklarımızı, kimliklerimizi ayırt etmeye çalışanlara fırsat vermeyelim" diyerek, birlik ve beraberliğe işaret etti.

Başbakan şunları söyledi:

"İstanbullunun, Edirnelinin, İstanbul'daki hakkı neyse Hakkarilinin de odur. Çünkü Çanakkale Savaşı'nı veren o dedelerimiz bu haklar paylaşılsın, neredeyse miras kavgasına düşülsün diye o şehitlik şerbetini içmediler. Bir arada olunsun diye... Aynı namus davası için yola çıktılar. Allah aşkına Sütçü İmam'ın namus davasından, Şanlıurfa'daki namus davasına 'Vurun Urfalılar, namus günüdür'

diyenler, Türk günü, Kürt günü, Alevi günü, Sünni günü demediler, 'Vurun' dediler, 'Namus günüdür, istiklal günüdür' dediler. Antepliler onun için ayağa kalktı. 'Vurun Antepliler' derken, onlar hep bunu seslendirdiler. Antepliler, Maraşlılar, Urfalılar, 'Türk mü Kürt mü?' diye yanlarına bakmadılar. Hepsi bizim istiklalimiz, bizim namusumuz için ayağa kaktılar. Şimdi de 'Vurun' demiyoruz, düşman işgalinde değiliz ama gelin birlik günüdür, gelin omuz omuza verme günüdür, bugün namus günüdür, birlik günüdür. Namusunu koruyamayanlar birliğini koruyamaz. Birliğini koruyamayanlar namusunu koruyamaz."

"HANGİ KÖKENDENSİN DİYE SORMAZDIK"

"Aynı okulda okuduğum Siirtli Yusuf'la, İbrahim'le ve birçok Siirt'ten arkadaşımla yıllar sonra tekrar görüşmenin mutluluğunu yaşadım.

Ben Konyalıydım, komşumuz Trabzonlu. Sokak arkadaşım Siirtli ya da ülkenin herhangi bir yerinden. Kimisi Kuzey'den, kimisi Orta Anadolu'dan, kimisi Doğu'dan. Emin olun, o yıllarda hiçbirimiz birbirimize 'Hangi ırktansın, hangi kökendensin' diye sormazdık. İstanbul sokaklarında 60'lı yıllarda her lehçe, ağız konuşulurdu ama ağızlardan nefret sözü çıkmazdı. Ağızlardan 'Sen şucusun, bucusun' diye sözler çıkmazdı. Tokatlı, Kafkas kökenli, Erzurumlu, Siirtli, Konyalı hepimiz ortak bir hamurun mayası halinde asırlarca bu topraklarda yerleşmiş bir kültürün bugünkü yürüyen sahipleriyiz. Hepimiz başka ırmakların kıyılarından, başka dağların eteklerinden İstanbul'a geldik. İstanbullu olmaya geldik. İstanbul'da başka bölgelerden gelen kardeşlerimizle kaynaşmaya geldik. Anam rahmetlinin bir

yere gittiğinde beni, bugün ziyaret ettiğim Beyhan teyzeye, kendi evladını hiç çekinmeden nasıl emanet ettiğini bilirim ya da Beyhan teyzenin ona. Aynı aşa kaşık salladığımızı bilirim. Siirtli, Konyalı, Diyarbakırlı olmak farklı bir şey değildir, yine değil. Kim bu şehirlerin arasına ayrım sokmaya kalkışırsa kalkışsın, kim ülkemizde farklı kimlik ve bölgeler üzerinden nefret tohumu ekmek isterse istesin işte şu salon dahi ve bu salonda hemen hemen 81 vilayeti temsil eden derneklerin temsilcileri dahi varlıklarıyla bütün bu tuzakları boşa

çıkaracaklarının işaretini veriyorlar. Allah sizden razı olsun."

Davutoğlu, "Bana sordular, 'Herkesin devleti var, niye Kürtlerin yok?' Bunu diyenler tarih bilmez. Kürtlerin bir devleti var, o devletin adı Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Başka bir devlet yok" diye ekledi.

1 Kasım'da yapılacak genel seçime de işaret eden Başbakan, "Bir oyla memlekete sahip çıkılacağının iradesini göstermenizi istiyorum. 1 Kasım'da eğer bu konuda bir tereddüt gösterilirse, 1 Kasım'da hepimizin ait olmak dolayısıyla şerefyar olduğumuz bu aziz ülkenin kaderi üzerinde oyun oynamak isteyenlere fırsat verecek o puslu havaların devamı söz konusu olursa, bedelini çocuklarımız öder. Puslu havaları dağıtalım, aydınlık bir geleceğe hep beraber el ele yürüyelim" diye konuştu.