PAYLAŞILAMAYAN MİLLİ GÖRÜŞ... GERÇEK MİLLİ GÖRÜŞÇÜ KİM?

Abone Ol

Millî Görüş veya Erbakancılık,[1] Necmettin Erbakan tarafından kurulan, 1969 yılında “Bağımsızlar Hareketi” ile başlayan ve ilk olarak Millî Nizam Partisi ile partileşerek günümüze kadar gelen İslamcı ideoloji ve siyasi akım. Millî Görüş, Türkiye’nin kendi insani ve ekonomik gücü ile kalkınabileceğini, öz değerlerini koruyarak ve arkasına tarihinin verdiği kuvveti alarak, daha hızlı adımlarla yürüyebileceğini savunur. Partileri 1974-1978 tarihleri arasında ikincil ortak olarak dört kez, [Not 1] 1996-1997 döneminde ise büyük ortak olarak beşinci kez hükûmette yer aldı. İktidarları döneminde Ağır Sanayi Hamlesi ve D8 grubunun oluşturulması, Havuz Sistemi[3] gibi projelere imza attı. Millî Görüş hareketi, dünyadaki İslami ülkelerini birleştirerek İslam Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve İslam Askeri Birliği teşkilatlarıyla[4] adil yeni bir dünya kurmayı amaçlar. Kapatılan Millî Nizam Partisi, Millî Selamet Partisi, Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nin ardından kurulan Saadet Partisi ve Yeniden Refah Partisi ile siyasete devam etmektedir.  Millî Görüş hareketinden ayrılarak kurulan partiler ise Adalet ve Kalkınma Partisi ve Halkın Sesi Partisi şeklindedir. Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kuran Bülent Arınç, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan gibi isimler, siyasete Millî Görüş ile başlamıştır. Necmettin Erbakan, 1969 seçimlerinde Konya bağımsız milletvekili olarak parlamentoya girdiğinde, Millî Görüş Hareketi de siyasi arenada boy gösterdi. Kısa bir süre sonra Erbakan, Millî Nizam Partisi’ni kurdu. Ancak Erbakan’ın kurduğu ilk partinin ömrü kısa oldu ve 20 Mayıs 1971’de kapatıldı. 11 Ekim 1972’de Erbakan, Milli Selamet Partisi’ni kurdu. İslamî motifleri ağır basan bir partiydi. 1974 yılında Bülent Ecevit’le birlikte CHP-MSP koalisyonuna katılarak iktidar denkleminde yer aldı. Ancak bu ortaklık, bir süre sonra bozuldu. Millî Görüşçüler, 1975’te Adalet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi ile koalisyona katıldı. Bu hükûmete Milliyetçi Cephe adı verildi. Bir süre sonra koalisyon bozulduğunda I. Milliyetçi Cephe Hükûmeti geride kalmıştı. Ancak iktidara taşınan MSP, 1977’de yeniden bir koalisyona gitti. Ortaklar da hükûmetin ismi de aynıydı. II. Milliyetçi Cephe Hükûmeti dönemi başlıyordu. Ortaklık, 12 Eylül Darbesi’yle birlikte son buldu. Diğer tüm partiler gibi, MSP de kapatıldı. Millî Görüş hareketi, siyasi arenadaki yerini sağlamlaştırabilmek için darbe sonrası, 1983’te Refah Partisi adıyla yeniden sahneye çıktı.[5] Ancak, Millî Güvenlik Konseyi’nin vetoları sonucu 1983 seçimlerine giremedi.[5] Veto edilen Ali Türkmen’in yerine Ahmet Tekdal geçti. Partinin ilk seçimi 1984 yılında yapılan yerel seçimdir.[5] 1987’deki referandumla birlikte siyasi yasağı kalkan Necmettin Erbakan ise 17 arkadaşıyla birlikte, partiye katıldı. 2. RP Kongresi’nde ise genel başkan seçildi. 1991 seçimlerinde barajı geçerek Meclis'e 62 milletvekili soktu. 1996’da Doğru Yol Partisi’yle Erbakan’ın başbakanlığında koalisyon kurdu. Ancak parti 16 Ocak 1998 yılında “laikliğe aykırı fiillerin odağı olduğu” iddiasıyla kapatıldı.  Millî Görüş’ün siyasi arenadaki temsilcisi olan Fazilet Partisi, RP kapatılmadan arenaya çıktı. 17 Aralık 1997’de kurulan FP’ye, RP’nin birçok milletvekili ve belediye başkanı katıldı. Ancak, bu parti de “RP’nin devamı olduğu gerekçesiyle kapatılma davası açılmaktan kurtulamadı. Anayasa Mahkemesi FP’yi de 22 Haziran 2001 tarihinde kapattı. Milli Görüş içinde yetişen Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç gibi kendilerine ‘yenilikçiler’ diyen bir grup ise ayrılarak “Adalet ve Kalkınma Partisi” altında toplandılar.[7] AK Parti, genel başkanı Erdoğan’ın “Millî Görüş gömleğini çıkardık. Geçmişi unutun, yeni bir partiyiz” sözleriyle ifade ettiği gibi Milli Görüşçü değildir.[8][9] Millî Görüş hareketini Temmuz 2001’de Necmettin Erbakan ve Recai Kutan tarafından kurulan Saadet Partisi devam ettirdi. Kasım 2018’de Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan tarafından kurulan Yeniden Refah Partisi de Milli Görüş’ü benimsemiştir. MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN OLMAZSA OLMAZLARI 1.Adil Düzen: Faizin olmadığı bir serbest piyasa ekonomisini öngörür. Paranın mal gibi alınıp satılmasını reddeder. Bu durumun adaleti bozduğunu, güçlüyü daha güçlü yaptığını savunur. 2.Reel Ekonomi: Üretime dayalı kooperatifsel çok ortaklı yapıların güçlendirilmesi esasına dayanır. Bu tarz tüm işletmelere faizsiz devlet kredisi tahsisini savunur. 3.Hak Anlayışı: Haksız kazanca ve ekonominin sömürü temelinde olmasına karşıdır. 1.Doğuştan insanlara verilen haklar, temel insan hakları -Yaşama -Mülkiyet -Neslin muhafazası -Aklın muhafazası hürriyeti -Diğer bilinen temel insan hakları hürriyetleri (seyahat, iş tutabilme, meslek seçebilme vs.) 2.Emek. 3.Rıza ile yapılan anlaşma ve mukaveleler. 4.Adalet gereği doğan haklar. İnsanın özlemi mutluluk içinde yaşamaktır. Mutluluk ancak Gerçek Hak anlayışı ile sağlanabilir. İnsanların saadeti için gerçek hak anlayışını benimsemek ve uygulamak şarttır.