Samsun'da; çok büyük 
masraflar
gerektirmeyen küçük
sorunları,
Büyükşehir Belediye Başkanı
Mustafa Demir'in
talimatını beklemeden
çözmek
mümkün değil mi?..
Genel sekreter, genel sekreter yardımcıları,
daire başkanları
ve şube müdürlerinin
bir kutu boya alacak ya da
şehir mobilyalarının
onarılmasını
sağlayacak hiç mi 
yetkisi yok?..
Onları da geçtik!..
Meclis üyeleri de mi
Mustafa Demir'e
bu küçük sorunları
iletemiyor...
Atakum'dan Canik'e kadar
Atatürk Bulvarı
üzerindeki
şehir mobilyaları ve dekorlarının
hali, 
kimseyi rahatsız etmiyor mu?..
Baruthane civarında
raylı sistem için yapılan
istinat duvarındaki
seramikler kırık...
Yol boyunca banklar
kirli ve boyasız...
Viyadük altındaki 
çiçeklikler
perişan halde...
Atatürk Bulvarı'nın
sağı da solu da aynı
durumda...
Atatürk Kültür Merkezi'nin
bahçesindeki oturma grupları da
"leş" gibi...
Bunları boyayıp,
onararak
kullanışlı hale
getirmek
çok mu zor?..
Demir,  "görmüyor ya da önemsemiyor" 
olabilir 
ama genel sekreter, yardımcıları
veya daire başkanlarından biri
bu eksiklikleri giderse,
hiç kimse ona "Neden yaptın?" diye 
çıkışır mı?..
Sanmam!..
O kadar da değil!..
Gazeteciler;
"kamu yararı"
olan bir işle ilgili
eksikliklerin giderilmesini
sağlamak için
haber yapar...
Amaç,
can ve mal güvenliği
açısından
uyarıda bulunmanın
yanı sıra,
kamu malının
korunmasıdır!..
Konunun
muhatabının
görevi de
o eksikliği
imkanlar ölçüsünde
gidermektir!..
Eğer bu çark 
karşılıklı
olarak
işlemiyorsa;
sıkıntı büyüktür!..
O zaman
onlara;
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
bu gibi hallerde
"Araf suresi"nden
yaptığı
hatırlatmayı
tekrarlamakta yarar vardır:
"Kulakları vardır duymazlar, gözleri vardır görmezler, dilleri vardır gerçekleri söyleyemezler"...
Haklı taleplere
kulak tıkayacak ya da
yanlışları görmeyeceksek;
hem beklenen
hizmeti
yapmamak hem de
vatandaşın vergileriyle ödenen
maaşı almak,
"vicdansızlık" değil midir?..
Bu arada, hiç kimseye eksikliklerin giderilmesi
için "babanın parasını harca"
diyen de yok üstelik!..