Ne kadar çok acı çekersen o kadar çok kanarsın bu dünyada, Âşık Veysel de çocukken kapanan gözlerinin arkasında anımsadığı tek renk olan kırmızı ile… Acının rengi, kanın rengi kırmızıyla kanayıp durmuş yaşamı boyunca.

Çiçek hastalığı, Veysel’den önce iki kız kardeşini almış, sonrasında da dünyaya açtığı gözlerinden birisini tamamen kapatmış. Karanlık bir dünyayla yaşamak zorunda kalan bu genç adam için o günlerde bir ışık ihtimali yayılmış; gözlerinden birisinin açılma ihtimali ile umutlanmış Veysel.

Etrafında yaşayan ozanların sesleri ve sözleriyle aydınlanmış biraz da olsa ve eline tutuşturulan saz ile bağlanmaya çalışmış yeniden hayata. 

Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel, bir dönem yurdu dolaşarak Köy Enstitüleri'nde saz hocalığı yaptı. 1965 yılında özel kanunla maaş bağlandı. 1970'li yıllarda Selda Bağcan, Gülden Karaböcek, Hümeyra, Fikret Kızılok ve Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel'in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı.