Hayat pahalılığı ile birlikte toplumun canını yakan işsizlik artışını sürdürüyor. 
Resmi veriler de kangren haline dönüşen işsizliğin tırmanışa geçtiğini kanıtlıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) eylül ayına ilişkin açıkladığı işsizlik rakamlarına göre, dar tanımlı işsiz sayısı, bir önceki aya göre 120 bin kişi artarak 3 milyon 482 bin oldu. Ve yeniden çift haneye yükseldi.
İşsizlik oranı ise 0.3 puanlık artış ile yüzde 10.1ı düzeyinde gerçekleşti. İşsizlik oranı kadınlarda yüzde 12.8, erkeklerde yüzde 8.8 oldu. İstihdam edilenlerin sayısı 54 bin kişi  azaldı. Yani 54 bin çalışan işini, ekmeğini yitirdi.
Asıl vahimi, geleceğin güvencesi gençlerin durumu. TÜİK’e göre 15-24 yaş grubundaki işsizlik oranı eylülde 1.2 puanlık artışla yüzde 19.6 oldu. Geleceğe yönelik büyük umutlar taşıyan gençler en çok işsizliğin pençesi altında kıvranıyor. Oysa öylesine heyecanlıydı ve içleri fıkır fıkır kaynıyordu ki eğitim görürken. Lakin okulu bitirip sıra iş aramaya geldiğinde büyük düş kırıklığı yaşadılar istihdam kapılarının yüzlerine kapanmasıyla.   
Sendikaların yaptığı araştırma işsiz sayısının daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. DİSK, gerçek tanımlı işsiz sayısının 10 milyona yaklaştığını duyurdu. Sonuçta işsizi bol olan ülkeyiz. Yeterince istihdam alanları yaratılamadığından işsizlik toplumun temel sorunu olmayı sürdürüyor. 
Üniversite mezunu gençlerin iş bulamaması ya da eğitimini gördüğü mesleği yerine farklı bir alanda istihdam edilmeleri işsizliğin bir başka boyutu aslında. Hiç kuşku yok ki, alt donanımı tam olmayan, akademik kadrosu yetersiz üniversitelerin çoğalması, nitelikli eleman gereksinimini karşılayamıyor. Salt üniversite kurmakla istihdam artışının sağlanamadığı net şekilde ortada.
O üniversitelerden mezun olan öğrenci, iş bulamayınca ya evde oturuyor ya mesleği ile ilgisi olmayan düz işlerde çalışıyor ya da kahvehanede gününü geçiriyor.
İşsiz sayısının artmasına koşut işten çıkarılanların sayısı da dikkat çekici. Eylül ayında çalışan sayısında 54 bin azalma olmuş. Emeklilik gibi nedenlerin yanı sıra büyük çoğunluğunun işten çıkarılanlar olduğunu söylemek yanlış olmaz. Zira, işsizlik ödeneği başvurularında göreceli artışın İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun verileriyle kanıtlanıyor. 
Toplumda o denli geliri azalan ve işsiz sayısı var ki…
İş aramaktan yorulan, umudunu yitiren  pırıl pırıl gençlerin sağlığı bozuldu. Oysa o gençler ne umutla yıllarca dirsek çürüterek, ailesinin gönderdiği kıt para ile okudu, gelecek umudunu hep içinde taşıdı. Böyle bir tablo karşısında üzülmemek elde değil.
İstihdama yönelik yeni iş alanları yaratılmadan, üretime kolaylıklar sağlanamadan, işyerlerinin tükettiği elektrik, doğalgaz ve diğer girdi maliyetlerinde KDV ve ÖTV indirimine gidilmeden işsizlik önlenemez,  işten çıkarmalar sürer...