Denizlerde 1 Eylül’de başlayacak av sezonuna sayılı günler kaldı. “Vira bismillah” nidaları ile denize açılacak deniz emekçileri, ağ ve tekne bakımlarını tamamladı. Her sezon olduğu gibi çingene palamudu erkenden kendini gösterse de deneyimli reisler, bu sezon iri ve yağlı hamsinin bol olacağını öngörüyor. Eğer gerçekleşirse, geçen sezon kıt avlanan hamsi, sofraları şenlendirecek. Fiyatı da ucuz olursa garibanlar bayram yapar. Geçen sezon başında bolca avlanan palamuttan bu yıl çok umutlu değil balıkçılar. Damaklarda bıraktığı kendine özgü tadı ile denizin prensi olan lüfer, artık numunelik avlanıyor. Boğazın ve Karadeniz’in göz alıcı lüfer ve kofanaları kıt yakalanmasından ötürü, yüksek fiyatı ile cep yakıyor. Onun yerine büyümeden avlanan çinakop ve sarı kanat tezgahları süslüyor. Kirlilik ve gırgırların denizi katletmesi başta lüfer, kofana, sırtıkara ve torik olmak üzere balık popülasyonunu bitirdi. Akşamcıların vazgeçilmezi olan lakerdeler yokluktan torik yerine, iri palamuttan tuzlanıyor. Tabii, lezzeti çok farklı oluyor, toriğin yerini tutmuyor. Kalkan balığı da çok pahalı yoksul ailenin bu balıkları sofralarına getirebilmesi neredeyse olanaksız. Hali ile daha düşük fiyattan satılan hamsi, palamut, istavrit ve mezgit gibi balıklara yöneliyor. Gerçi onların ederi bile her keseye hitap etmiyor artık. Avlanmanın bol olduğu sezonlarda kimsenin yüz vermediği, yakalandığında denize atılan “Amele balığı” olarak nitelendirilen mezgit bile 30 liradan alıcı bekliyor. Denizlerde yakalanan balık miktarı sanayi atıklarının kontrolsüzce salınması, diğer kirlilik ve hoyratça sürdürülen avlanmadan ötürü her yıl azalıyor. Bu yaz Marmara’da görülen müsilaj denizlere karşı ne denli acımasız davranıldığını ortaya koydu. Kirlilikten kusan Marmara’daki benzer görüntüyü diğer denizlerde çok yakında görmek kuvvetle muhtemel. Her av sezonu başında aynı uyarılar yapılıyor, yazılıyor, çiziliyor. Lakin, değişen bir şey yok. Çevresi denizlerle çevrili Türkiye’de balıkçılığın desteklerle geliştirilmesi, bol ve ucuz balığa erişimin sağlanması gerekiyor. Gerekirse denizler en az bir yıl nadasa alınabilir. Anımsanacağı üzere Tarım ve Orman Bakanlığı geçen yıl salgın döneminde balıkların büyüyebilmesi amacıyla zaman zaman av yasağı getirdi. Denizlerden nasıl balık fışkırdığı görüldü. Protein açısından zengin, insan sağlığı için vazgeçilmez olan balık popülasyonunun artması için denizleri gözümüz gibi korumak zorundayız. Boy yasağına aksaksız uyulmalı, denetimler aksaksız sürmeli. Yoksa, önümüzdeki yıllarda bugünkü balığı da bulamayacağız. Tüm balıkçılara rastgele...