Dini konularda vatandaşı aydınlatmak ve bilgilendirmek Müftülüğün yasal görevi. Bilgilendirmek derken sadece öğretmek değil ortaya atılan kafa karıştırıcı ve fitneye sebebiyet veren görüş ve düşüncelere karşı da müdafaa yapmak da aynı yasa içinde zaten görevleri arasında. 
İl Müftüsü sıradan bir şahsiyet değil. Akademik kariyeri ve yaptığı ilmi ihtisasları ile müftülük makamı verilmiştir. Şehrin birinci derecede manevi sorumlusudur. Yani UYKUYU EN AZ UYUYACAKLARDAN BİRİSİDİR.
‘’DİNİ KONULARDA İNSANLARI BİLGİLENDİRMEK VE AYDINLATMAK... Teşkilat yasasında bu ulvi görev İl Müftülüğümüze yüklenmiştir.
Vatandaşın İslam dinini en doğru öğreneceği yer Müftülük kontrol ve yönetiminde olan mekânlardır. Bu mekânların başında da camiler ve Kur’an KURSLARI geliyor.
Bu bağlamda ben öncelikle camilerimizden olması gerektiği kadar istifade edemediğimizi vurgulamak istiyorum.
 CAMİLERİMİZDEN NE KADAR İSTİFADE EDEBİLİYORUZ?
Tarih boyunca camiler, dinimizin öğrenme ve eğitilme merkezleri olmuşlardır. Peygamber Efendimiz tarafından inşa edilen ilk mescit olan KUBA mescidinin müştemilatından da anlaşıldığı gibi camiler sadece beş vakit namaz kılma mekanları değildir. Ecdadımızın yaptığı ve bizlere miras olarak bıraktığı tarihi camilerimize baktığımızda da aşevinden kütüphaneye okuldan sağlık tedavi imkânlarının bulunduğu mekânlara kadar mekânlar oluşturmuşlardır. Cami avlularında konaklama yerleri, hamamlar hatta hayvanların bile kalabileceği kervansaraylar bunmaktaydı.
Sözün kısası cami avluları tanziminde cömert davranılmış, asla kısıntıya gidilmemiştir. Camiyi şu araya sıkıştıralım bu kadar yeter mantığı ile değil geniş bir ufukla insanlığa nasıl hizmet verilebilirliği ön planda tutulmuştur.
Günümüzde il müftülüğüne bile haber verilmeden uygunluğu ve gerekliliği tespit ettirilmeden dernekler veya muhtarların önderliğinde imarına ve inşaatına karar veriliyor. Ondan sonra da telafisi maddi meblağ gerektiren yıkıp yeniden inşa sorunu çıkmaktadır. Oysa muhtarların böyle bir yetkisi yok. Dernekler ise camiye yardım ve hizmetlerin devamına destek için kurulur...
Dernekler ve muhtarlıkların kendilerini aşan ve yasaların kendilerine vermediği yetkileri yetkileriymiş gibi kullanmaya kalkmaları, hoş bir sonuç ortaya çıkarmamaktadır. Üstelik cami görevlilerini denetleme gibi bir haklarının olduğunu zannetmeleri gayri hukuki bir durumdur. Müftülüğü sadece bir imam şikâyet etme kurumu gibi görmeleri noktasında ülke genelinde sıkıntı büyüktür.
Buradaki sıkıntının başlıca iki nedeni var siyasilerin dernek başkanlarına ve muhtarlara destek verip  şımartmalarıdır. İkincisi de istisnaları vardır ama müftülerimizin çoğunun zaaf gösterip görevlileri ezdirdiği ve haksızlık yaptıklarına bizzat şahit olmuşumdur. Dernekçilik ve sendikacılık yaptığım zamanlarda birebir bu manzaraları yaşamış ve mücadelesini vermiş biriyim.
1999 YILINDAN BU YANA MEMURLARA SENDİKAL HAK VERİLDİĞİNDEN BERİ DİYANET ÇALIŞANLARI İÇİN KURULMUŞ SENDİKALARIN BU NOKTADA MÜFTÜLÜKLERE CİDDİ BİR AĞIRLIKLARI OLAMAMIŞTIR. Cami cemaatinin çoğunluğu, imamların sendikasının olduğunu bilmez. Çünkü sendika üyesinin hakkını savunmada etkin olamamaktadır. Diyanet bünyesinde bugün yirmi civarında sendika bulunmaktadır. Bu da başka bir yazımızın konusu olacaktır... 
Camilerimizden gerekli verimin alınabilmesin için gerekli teknik ve idari altyapının oluşturulması gerekir. Bu bağlamda camilerimizden en güzel şekilde nasıl istifade edilmesi gerektiğini bir sonraki yazımızda dile getireceğiz...
Sağlıcakla kalın değerli okurlarım...