Cumhuriyet kenti Ankara, başkent oluşunun 98. yıldönümünü buruk kutluyor. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Atatürk, Sivas ve Erzurum kongrelerinin ardından geldiği Ankara’ya yerleşti. Milli Mücadele'yi buradan yönetti. İlk Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplandı. Lozan Antlaşması dahil tüm girişimler ve atılımlar Ankara’dan yönetildi. 14 milletvekili Ankara’nın başkent olması için Meclis’e bir takrir verdiler. 13 Ekim 1923 tarihli oturumda Ankara’nın başkent olması kabul edildi. Cumhuriyetin temellerinin atıldığı, bir zamanlar kültürün de başkenti olan ‘’Güzel Ankara’’ son yıllardaki karar ve uygulamalarla, kamu kurumlarının taşınması ile gittikçe yalnızlığa itiliyor, adeta kendi kabuğuna çekiliyor. Önce İş Bankası, ardından Ziraat Bankası, Vakıfbank, Halkbank, Türkiye Kalkınma Bankası, AnadoluJet gibi önemli kurumlar birer birer Ankara’yı terk edip İstanbul’a göç etti. Başkent ile özdeşleşen Merkez Bankası da İstanbul’da 72 kat yüksekliğindeki binaya taşınmak üzere. "Ekonominin, finans yönetiminin başkenti olacak" gerekçesiyle devletin irili, ufaklı kurumları merkezlerini, yıllarca kendilerine ev sahipliği yapan Ankara’dan sessizce İstanbul’a taşırken, Ankaralı belleğindeki ‘’Neden?’’sorusuna yanıt arıyor. Ankara’nın istihdamına, ekonomisine zarar veren bu taşınma beraberinde binlerce çalışanı eşlerinden ayırırken, aileleri parçalarken, çalışanları ‘’Ya İstanbul ya da işinize son’’ ikilemi ile karşı karşıya bırakıyor. ‘’Memur kenti’’ Ankara’da aldıkları ücretle geçinebilen, kendi yağları ile kavrulan çalışanlar, memurlar, işçiler, "Ankara’dan taşınırsam, yaşamın daha pahalı olduğu İstanbul’da nasıl geçinirim?" in hesabını yapıyor, kararını vermeye çalışıyor. Bir yanda İstanbul’daki hayat pahalılığı, bir yanda işini kaybetme kaygısı. Başarıları ile dünyanın sayılı üniversiteleri arasında yer alan ODTÜ, Bilkent, Hacettepe, Ankara, Gazi, Başkent ve diğer yükseköğretim kurumlarıyla aynı zamanda bilim, eğitim, uygarlık kenti olan Ankara, bu haksızlığı ve yalnızlaştırılmayı hiç ama hiç hak etmiyor. Ankara futbolda da yalnızları oynuyor. Önceki yıllarda Gençlerbirliği, Ankaragücü, Ankaraspor ve Hacettepe olmak üzere Süper Lig’de dört takımla yer alan Ankara ne acıdır ki ilgisizlikten, sahipsizlikten ötürü bu ligde artık temsil edilmiyor. Belki de dünyada şampiyon takımı olmayan tek başkent Ankara. Başkentin simgesi olan 19 Mayıs Stadyumu yıkıldı, yerine yenisi nedendir yapılmadı. Ulu Önder Atatürk’ün 13 Ekim 1923’te ilanı ile başkent olan, 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu Birinci Meclisiyle, Anıtkabiriyle, Gençlik Parkıyla, Atatürk Orman Çiftliğiyle, Botanik Parkıyla, Seğmenleriyle, kalesiyle, keçisiyle ve armuduyla simgeleşen, dara düşene yardımıyla tanınan Ankara, Atatürk’ün başkenti olarak her zaman en önde yerini alacağından kimsenin kuşkusu olmasın. "Ankara’nın en güzel yanı İstanbul’a dönmesidir" diyen Yahya Kemal’e belki de en güzel yanıtı rahmetli Kurthan Fişek hoca, "Ankara’nın en güzel yanı İstanbul’dan dönmesidir" sözleri ile verirken, Ankara’ya bağlılığını, sahiplenme duygusunu cümle aleme bu sözlerle gösteriyordu. Resmi kurumlar taşınsa, yalnızlaştırılmaya çalışılsa da dara düşenin yanındaki Ankara’yı Ulu Önder Atatürk’ün emaneti olarak her zaman sevip, korumak, ekonomisine katkı yapmak tüm yurttaşların, Ankaralının görevi olacaktır. Yıllar önce yurdun dört bir yanından gelerek Ankara’ya yerleşen, Ankaralı kimliğine kavuşan yüz binlerce yurttaş, bu sorumluğunun bilinci ile başkentine sahip çıkıyor, onu gözbebeği gibi koruyor. Kimsenin bundan kuşkusu olmasın. Zaten Mansur Yavaş’ın belediye başkanı olmasıyla birlikte Ankara tarihi kimliğine yeniden kavuşuyor, bir anlamda özüne dönüyor...