Hayat dediğin şey; bir nefesle başlar, bir nefesle son bulur. Aradaki tüm o anlar ise bizim en kıymetli sermayemizdir. Zaman akar, günler geçer, yıllar silinirken geriye sadece yaşadıklarımız kalır. Ve aslında en çok da kimlerle yaşadığımız...
Her şeyin peşinden koşarken unuturuz bazen; bir kahkahanın, sıcacık bir sarılmanın, göz göze bakıp hiç konuşmadan anlaşılan bir anın değerini. Oysa hayat; takvimlerde değil, kalplerde birikir. Sevdiklerinle geçirilen bir gün, bir ömür kadar anlamlı olabilir. Birlikte içilen sade bir kahve, birlikte izlenen bir gün batımı, birlikte susulan bir dakikanın hatırası... İşte hayat, tam da oralarda saklıdır.
Kimse zamanın ne kadar olduğunu bilmiyor. Belki yıllarımız var, belki de sadece birkaç an. Bu yüzden her gün, sevdiklerinle geçirdiğin bir gün olmalı. Erteleme. Söylemek istediğin güzel sözleri, yapmak istediğin küçük sürprizleri, sormak istediğin “İyi misin?”leri… Bazen bir telefon görüşmesi, bazen küçük bir ziyaret bile bir gönlü onarır.
Zenginlik, büyük hayaller ya da başarılar değil; sevgiyle paylaşılan zamanlardır. Hayatın anlamı, sevdiklerinle kurduğun o görünmez bağlarda gizlidir. Gözyaşını silen bir el, gülüşünü paylaşan bir dost, sessizliğinde yanında olan bir yürek… Onlar hayata anlam katan gerçek hazinelerdir.
Yaşayabildiğince yaşa. Ama telaşla değil. Her anın hakkını vererek, kalpten hissederek. Güzel anılar biriktir, sıkı sıkıya sarıl sevdiklerine. Çünkü bir gün her şey geçip gittiğinde, geriye kalan tek şey o anılar ve o paylaşımlar olacak. Ve sen, arkana dönüp baktığında iyi ki diyeceksin, "İyi ki zamanımı onlarla geçirmişim, iyi ki sevgimi saklamamışım."
Unutma, hayat kısa. Ama sevgiyle, dostlukla, paylaşımla uzayan bir tarafı var. Yaşa... Yaşayabildiğince, sevdiklerinle, dolu dolu ve yürekten.