Eylül ayı geldiğinde sadece yapraklar sararmaz, aynı zamanda yüzlerce küçük kalpte heyecan filizlenir. Bu ay, ilk kez okula başlayacak çocuklar için hayatlarının en unutulmaz dönüm noktalarından biridir. Minik sırt çantalarının içine yerleştirilen rengârenk kalemler, defterler ve silgiler aslında geleceğe atılan ilk adımların sessiz eşlikçileridir.
Okulun ilk günü, hem çocuklar hem de anne babalar için tarifsiz duygularla doludur. Bir yanda gözlerindeki pırıltıyla yeni arkadaşlıkların, yeni bilgilerin hayalini kuran minikler; diğer yanda onları kapıdan uğurlarken gözleri dolan, ama gururla gülümsemeye çalışan ebeveynler… Bu sahne her Eylül’de defalarca yaşansa da her biri ayrı bir hikâyedir.
İlkokula başlamak, çocuklar için yalnızca harfleri ve sayıları öğrenmek değildir. Paylaşmayı, sabretmeyi, sıra beklemeyi, birlikte başarmayı öğrenmektir. O küçük sıralarda şekillenen alışkanlıklar, geleceğin bireylerini inşa eder.
Bu yüzden, okula yeni başlayan her çocuğa küçük bir hatırlatma yapmalı: “Okul, sadece ders değil; aynı zamanda hayallerini büyüttüğün, dostluklar kurduğun, kendini keşfettiğin yerdir.” Ve anne babalara da düşen görev, onları sadece başarılarıyla değil, çabalarıyla da alkışlamaktır.
Eylül, işte tam da bu yüzden özel bir aydır. Çünkü minik ellerin tuttuğu kalem, aslında koca bir geleceğin ilk satırlarını yazmaya başlar.