Öğretmenleri bekletmeyelim

Abone Ol

Merhaba kıymetli okuyucularım; Atatürk’ün doğumunun 100. yılı olan 1981 senesinde Türkiye’de ilk kez kutlanan Öğretmenler Günü için bu tarihin belirlenmesinin sebebi de Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün Millet Mekteplerinin Başöğretmenliği görevini kabul ettiği tarihin 24 Kasım 1928 oluşudur.
Pek çok ülkede 1994 senesinden beri UNESCO’nun da önerisi ile 5 Ekim tarihinde kutlanan Öğretmenler Günü, Türkiye’de 24 Kasım tarihinde kutlanır.
Kasım ayının en özel günlerinden biri olan Öğretmenler Günü, bu mesleğe hayatlarını adayan, öğrencilerini evlatları gören, ilkokul öğretmenlerim Şekip GÜRBÜZ ve Kadriye KAYMAK ellerinden öperim. Ayrıca bütün öğretmenlerimizin de öğretmenler gününü kutlarım.
Ayrıca her yıl öğretmenler gününde beni unutmayan güzel öğrenci evlatlarıma da sizlerin huzurunuzda teşekkür ederim. Gelecekte evlatlarımın ailesine, Ülke ve Milletine faydalı olacaklarına inancım tamdır.
Öğretmenler günü anısına; Mustafa Kemal ATATÜRK ile ilgili belki bilmediğimiz bir yaşanmışlığını siz okurlarımla paylaşmak istiyorum.
1 Şubat 1934’ün sabahı… Henüz uykuda olan Kılıç Ali’nin telefonu çaldı. Telefondaki ses telaşlıydı “Paşa çok kızgın hemen aracı hazırlayın!” Kılıç Ali yataktan fırladı. O sabah Çankaya Köşkü’nde alışılmışın dışında bir hareketlilik vardı.
Çankaya Köşkü'nden birkaç araba hareket etti. Ortalık kar kış kıyamet… Ankara’dan Kırşehir’e gidiyorlar ama nedenini bilmiyorlardı. Uygun bir aralık Falih Rıfkı, Kılıç Ali’ye anlattı; “Paşa dün gece bir mektup okumuş, Kırşehir’deki öğretmenlerin maaşı ödenmemiş, şikâyet mektubu göndermişler.
Çankaya’ya. Paşa da neden öğretmenlerin maaşı ödenmez diye öfkelenmiş. Milli Eğitim Bakanı’ndan izahat istemiş! Bakan da ‘Paşam, yollar kapalı posta ulaşmıyor, o yüzden maaşlar ulaşmamıştır’ deyince Kırşehir’e gitmeye karar vermiş.”
Göz gözü görmüyordu yolda. Tipi şiddetini artırmıştı. Konvoy Kırşehir’e giderken kayboldu, araçlar kara saplandı. Mola verdiler. Yürüyerek boş bir köy kahvesine girdiler. Üşüyorlardı. Bir iki odun bulup sobayı yaktılar. Gazi bir an önce çözmek istiyordu meseleyi “Hadi” dedi yanındakilere “öğretmenleri bekletmeyelim” Araçları ite kaka kardan çıkarıp yola devam ettiler.
Kırşehir sınırına yaklaşınca Gazi’nin konvoyu bu kez tarlaya saplandı. Köylüler yetişti, yardım etti, araçları kardan çıkardılar.
Vilayette, İl Özel İdare Binası’na girdi ATATÜRK, maaşını alamayan öğretmenlerle görüştü. Yolların kötü olmasından ötürü postanın düzensiz çalıştığını, maaşların bu yüzden geciktiğini, bundan sonra böyle bir hata olmayacağını söyleyerek, tabiri yerindeyse özür dileyerek gönüllerini aldı ve öğretmenlerin maaşlarını elden takdim etti.
Sonuç olarak; Tarihin tozlu sayfalarında bulduğumuz bu hatıra ATATÜRK neden bu kadar sevildiğini gözler önüne seriyor. O, cehaletle savaşın ancak eğitimle olduğunun farkındaydı.
O yüzden öğretmenlere büyük önem veriyordu. Evet, geciken maaşlar için kar kış demeden yollara ancak bir kişi düşebilirdi; O kişiye de Mustafa Kemal ATATÜRK denirdi.
Kaynak: Serhat TÜRK
İnsanın ilim ve edebi, en büyük varlığıdır. Eskimez, çürümez, kaybolmaz.( Mevlana)
Düşündürebilmek, gelecek için üretilecek ürünün ana kapısıdır. ( Kazım İLHAN)
Bu sözün ne kadar önemli olduğunu konular işlendikçe fark edeceğimizden eminim.
Toplumun ve ailenin en büyük ilacı doğru iletişimdir. ( Kazım İLHAN )
Birlikte siz, biz demeden, sıcak, sevecen ve mutlu birlikteliklerin bir arada olduğu sağlıklı neşeli yarınlar dilerim. Hoş cakalın..