Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir'i;
çok eskiden beri tanır,
uyarılarını da
ciddiye alırım...
Prof. Dr. Yusuf Demir,
geçen mayıs ayında
"Dünya Su Günü"
nedeniyle yaptığı,
benzer bir açıklamayı  
tekrarladı...
O günlerde de suyun önemini vurgulayarak,
"Son 10 yılda ülkemizde de yoğun bir etkiyle hissedilen kuraklık, güneyden kuzeye doğru çölleşmeyi tetiklemekte ve tarımsal üretimi doğrudan etkilemektedir” diyen Demir, şimdi de
dünyaya bir çağrı yaptı...
Dünya ve Türkiye’nin pek çok bölgesinde nehirlerin, göllerin ve akiferlerin kuruyarak kullanılamayacak kadar kirlendiğini belirten Demir, “Dünyadaki sulak alanların yarısından fazlası, ortadan kayboldu. İklim değişikliği, dünyadaki hava ve su kalıplarını değiştirerek, bazı bölgelerde kıtlıklara ve kuraklıklara, diğerlerinde sellere yol açıyor. Küresel iklim etkisi ve kuraklık sonucu, dünyada 2 milyardan fazla insan yüksek su stresi yaşayan ülkelerde yaşamını sürdürüyor. 2040 yılına kadar, dünyada 18 yaşın altındaki çocuklardan dörtte birinin -yaklaşık 600 milyonun- aşırı yüksek su stresi olan bölgelerde yaşayacağı tahmin ediliyor. Dünya çapında 1 milyara yakın kişi 2030 yılına kadar yoğun su kıtlığı sebebi ile yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalabilir" dedi...
"Su" hayattır!..
Bunu sıradan insanlar da bilir
ama bilinçsiz olanlar,
suyu yok etmek için
elinden geleni yapar!..
Çocukken anlatırlardı...
Arap ülkelerinde
"Su fiyatı,
petrolden daha
pahalı"
derlerdi...
"Haydi ya" diye itiraz ederdik...
Öyle ya
bizde 
her ilde
her mahallede
her meydanda
şarıl şarıl akan
çeşmeler vardı...
O zamanlar
fakirlik söz konusu memlekette...
"Su satalım, petrol alalım"
diye akıl veriyorduk,
şaka yollu...
Ne oldu sonunda?..
Küçük pet şişelerde 
suyun fiyatının
3-5 liradan satıldığına 
tanık olmadık mı?..
"Şükürler olsun"
içecek
su var, şimdilik!..
Prof. Dr. Yusuf Demir'in uyarısı da
işte bu yüzden!..
"Su akar, Türk bakar"
olmasın artık!..
Çünkü, hiçbir şeyin
sonsuza dek
varlığı yok!..