Allah bizi en güzel şekilde yarattı. İstifade edeceğimiz sayısız nimetlerle donattı. Bunun yanında yarattığı çok az şeyi haram kıldı. Bizden sınırlı sayıda haramlardan uzak durarak, sınırsız helali elde etmek için çalışmamızı istedi. Başıboş olmadığımızı, sorumluluklarımızın olduğunu bildirdi. İnsanın en önemli sorumluluklarından birisi kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını helalden kazanıp helalden harcaması, helal ve temiz olanlardan yemesidir.   Rızık elde etmenin tek yolu çalışmaktan geçer. El emeği alın teri ile kazanılan rızıktan daha hayırlı yiyecek yoktur. Bir defasında Allah Resulü Sa’d b. Muaz ile karşılaşınca tokalaşır, ellerinin nasırlanmış olduğunu görünce bunun sebebini sorar, o da “çoluk çocuğumun nafakasını temin için hurma bahçemde çalışıyorum.” Cevabını verince Hz. Peygamber Sa’d b. Muaz’ın elini öpmüş ve “İşte bu eller Allah’ın sevdiği ellerdir.” buyurmuştu.  İslam’da bir kazancın helal olabilmesi emek vermek veya sermaye koymakla olur. Helal işlerde, çalışarak edindiğimiz kazanç, helal kazançtır. İslam dini meşru yoldan kazanç elde etmemize bir sınır getirmemiştir. Ancak faiz, karaborsacılık, rüşvet, emeğin sömürülmesi, hileli ticaret, içki ve domuz eti satışı, kumar, hırsızlık, tefecilik ve gaspla elde edilen kazançlar vb yasaklanmıştır. Kur’an ve sünnette açıkça belirtilmeyen şüpheli şeylerden uzak durmak ta bizleri harama bulaşmaktan koruyacaktır. Vicdanımızın kabul etmediği, içimizi rahatsız eden bir kazanç yolunu tercih etmememiz gerekir. Şüpheli şeylerden kaçayım derken vesveseye düşüp hayatı çekilmez hale getirmek de doğru olmaz. Başta Peygamberimiz ve sahabiler olmak üzere Allah dostları helal rızık konusunda çok hassas davranmışlardır. Peygamberimiz pazarda tahıl satan birinin yanına uğrar. Çuvaldaki satılan buğdayın altının ıslak olduğunu görür. Satıcıya neden böyle satıyorsun deyince yağmur ıslatmış der. Bunun üzerine Peygamberimiz ıslak kısmı görünecek şekilde koysan da insanlar onu görse olmaz mıydı? Der. Sonra bizi aldatan bizden değildir buyurur.  Hz. Ebu Bekir (r.a.) yardımcısının getirdiği bir sütten içti. Hemen ona dönerek, “Bunu nereden aldın?” diye sordu. “Kehanette bulundum yani gaybdan bazı haberler verdim ücret olarak bu sütü aldım.” dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir (r.a.) içtiği sütü midesinden çıkarmak için boğazına parmak saldı. Boğulacak şekilde kusarak  çıkarmağa çalıştı. Sonra da, “Allah’ım, midemde kalıp damarlarıma karışan kısmından sana sığınırım.” dedi. Abdulkadir Geylani: “Haram yemek kalbi öldürür. Helal yemek ise onu ihya eder. Lokma vardır nurlandırır, lokma vardır onu karartır. Lokma vardır seni dünya ile meşgul olur hale getirir, lokma vardır ahiretle meşgul eder. Lokma vardır sana dünyayı da ahireti de terk ettirir, seni dünya ile ahiretin yaratanına rağbet ettirir der. İnsan imtihan olmak üzere bu dünyaya gönderilmiştir. İyi ve kötü olan şeylerin bilgisi de kendisine verilmiştir. İmtihan edildiğimiz konulardan biri de kazanç elde etme ve harcama konusundaki eylemlerimizdir. Bize düşen görev çalışmak, gayret etmek, helal kazanç elde etmek, bu kazançla geçimimizi sağlamaktır. Ayrıca elde ettiğimiz bu kazançla uzak yakın tüm insanlar için faydalı işler yapmaktır. İnsanların huzur ve mutluluğuna katkıda bulunmaktır. Bulunduğumuz her ortamda kul hakkına riayet etmektir. Kamu hakkına göz dikmemektir. Temiz bir toplumun oluşmasına katkı sunmaktır. Yiyip içtiklerimizin helal olmasının ruhumuzun ve bedenimizin,  sağlam olmasına katkı sağlayacağını, nesillerimizin yetişmesinde etkili olacağını unutmamaktır. Helal kazancın dualarımızın kabulüne, haram kazancın da kabul olmamasına etki edeceği şuuruna sahip olmaktır. Allahım! Bize helâl rızık nasip eyle, bizi haramlardan koru! Lutfunla bizi senden başkasına muhtaç etme. 


Ahmet Cevdet YEDİYILDIZ 
Uzman Vaiz