Nişanlandıktan sonra ortadan kaybolan Hicran’la terk edilmesini onur meselesi haline getirip peşine düşen Rıza’nın yıllara yayılan yaşamlarını anlatan yapım “Hayat”.
2016 yapımı “Kor” ‘un ardından uzun süre sesi soluğu çıkmayan Türk Sineması’nın yetkin yönetmenlerinden Zeki Demirkubuz, önceki yapımlarında olduğu gibi taşra insanın acısını, sevdasını, tutkusunu  ve sadakatini bir kez daha izleyiciye sunuyor “Hayat” la. 
“Kader” “Masumiyet”, “Yazgı”, “İtiraf, “Kor” filmlerinin ana teması yalnızlığı, kadere boyun eğmeyi, çilekeş ve yoksul Anadolu yaşamını son yapımında da öne çıkarıyor usta yönetmen. Zira Zeki Demirkubuz’un derdi filmlerinde gözden ırak insanların yaşamlarına odaklanmak, onların acısına ve mutluluğuna ortak olarak izleyiciye düşündüren mesajlar vermek.
Rıza (Burak Dadak), kendisini büyüten kalender dedesinin (Osman Alkaş) sahibi olduğu fırını amcasıyla birlikte çalıştıran kendi halinde bir  emekçidir. Her gün sabah namazı ile birlikte fırının yoluna koyulur üç emekçi. Yaşamları fırın ve ev arasında geçmektedir. Olanak bulursa Rıza, arkadaşları ile arada bir pavyona giderek gönlünü eğlendirir  gözden ırak taşra kasabasında.
Rıza, fotoğrafı aracılığı ile gördüğü ve bir iki kez ancak görüşebildiği  Hicran’la (Miray Daner) nişanlıdır. Ne ki bu evlilikte gözü olmayan Hicran bir anda ortadan kaybolur, özlem duyduğu sahte yaşama yelken açmak üzere İstanbul’a gider. Ancak bu yolculuk Hicran’a umduğu yaşamı sunmazken, kadın satıcılarının eline düşmesine yol açar.
Kızının kaçmasını içine sindiremeyen öfkeli baba (Umut Kurt) Hicran’a olan kızgınlığını mahalle gençlerinden çıkarır, yalnızlığı ile baş başa kalır. Anne (Melis Birkan) her şeye karşın yufka yüreğini, şefkatini köyüne dönen Hicran’a açmaktan kaçınmaz. Zira o bir annedir, ne olursa olsun kızı bir tanedir. Her anne bu duygularla yüklü değil mi evladına karşı? 
İlk başlarda nişanlısının kaçmasına aldırmayan Rıza, sonradan mahalle arkadaşının kırıcı sözü ile Hicran’ın kendini terk etmesini onur meselesi haline getirir ve İstanbul’da onu aramaya karar verir.
Genç emekçi Rıza, pek de yaşanmışlığın olmadığı bu olayı kafasına takmamış görünse de içten içe bir huzursuzlukla kıvranır. Tek amacı Hicran’ı bularak hesap sormaktır. Sonunda nişanlısına ulaşsa da İstanbul’un boğucu ve yoksul yaşamından kimliğini yitiren bambaşka bir Hicran vardır karşısında.
Zeki Demirkubuz, bu andan itibaren izleyiciyi filmin içine çekerek sonunda kavuşan iki nişanlının uzun yıllara yayılan hüzünlü ve mutlulukla sonlanan öyküsünü taşra ve İstanbul üzerinden anlatır. Emekli öğretmen Orhan (Cem Davran), kadın satıcısı (Doğu Demirkol) ile Rıza’nın İstanbul’da kaldığı eski arkadaşı (Kayhan Açıkgöz) filmin diğer oyuncuları.
Anadolu sahneleri Sinop-Boyabat’ta çekilen, Miray Daner, Burak Dadak, Osman Alkaş, Umut Kurt,  Melis Birkan, Cem Davran’ın başarılı oyunculukları ile dikkat çeken  “Hayat” kuşkusuz Zeki Demirkubuz’un en nitelikli ve Türk sinemasının unutulmayacak yapımlarından biri.
Zorla evlendirilmek istenen, aile baskısından bunalan Hicran İstanbul’a kaçarak özgürlüğe mi yelken açıyor,  yoksa yalnız kaldığı  insanı yutan büyük kentte hayatın ağır tokadını yiyerek kurtuluşu köyüne dönmekte mi buluyor?  Zeki Demirkubuz sorunun yanıtını izleyiciye bırakıyor.  
Damardan giren ve izleyiciyi ters köşe yapan bölümler içeren “Hayat”, sinema tutkunlarının kayıtsız kalamayacağı nitelikli yapım. Özünde insanın yazgısını ve bu yazgı karşısında umarsızlığı, yeni arayışları “Hayat” da olduğu gibi tüm yapımlarında temel alıyor usta yönetmen. Beşiktaş’a olan tutkusunu da ihmal etmemiş bu filminde Zeki Demirkubuz.