İl Müftülüğü'nün
"Değerlerinle yaşa, huzuru yakala"
projesiyle ilgili olarak,
"Samsun'un öncülüğü" başlıklı
bir köşe yazısı yazmıştım...
"Milli Mücadele'nin
ilk adımının
atıldığı
bir şehir olan
Samsun;
"milli" meseledeki öncülüğü, "manevi" anlamda da yapabilir"
demiştim...
Dün, bir hayli arayan oldu...
Bunun anlamı şuydu...
Toplumun
büyük çoğunluğu,
ahlaki değerlerin
çöküntüye uğraması
karşısında
endişeliydi...
Kimileri,
bu yozlaşmayı "ekonomik" gerekçelere
dayandırmaya da çalıştı...
Bu da sebeplerden
biridir, elbette...
Ancak,
bizim neslin
çocukluk yıllarından
bugüne geldiği
süreçte,
yaşananlara bakarsak;
bu tam olarak
böyle değil!..
Eskinin zengini de
fakiri de bir başkaydı...
Biz, imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış
bir toplumduk...
O yüzden de
ne ekonomik krizler,
ne sağ-sol
ne mezhep çatışmaları
ne de Türk ile
Kürdü
birbirine
kırdırma
çabaları
sonuç vermiyordu...
Zordu, ama bu toplum
mutlaka dönüştürülmeliydi...
12 Eylül ihtilalinden
sonra,
okuyan-araştıran
ve tartışan
bir nesil yerine
"Televole kültürü"
ile renkli dünyalar içinde
hayatı gören
bir kuşak
yetiştirilmeliydi...
Hayatın gerçeklerinden uzak
bu nesil;
zenginlik için geçen yaşamların
konu alındığı filmler,
ahlaki değerlerin 
çökertilmesini
bir katalizör gibi
hızlandıran senaryolar,
kimin elinin kimin cebinde
olduğu bilinmeyen
magazin programları,
hırsızları
toplumda saygın gösteren ve
adaletin yer almadığı
mafyatik dizilerle
beslenmeliydi...
Gençlerin yürüyüşü değişti...
Kimi Polat Alemdar, kimi Memati oldu...
Dönemin Samsun Valisi
İbrahim Şahin'in 
TRT Genel Müdürlüğü yaptığı süreçte,
yabancıların
elindeki "Reyting ölçüm"
firmalarının,
toplumun ahlaki değerlerini yozlaştıran
filmleri, kasıtlı olarak
en çok izlenenler listesine almasının
nedenini, çok konuşmuştuk!..
Oysa;
Perihan Abla,
Mahallenin Muhtarları, Süper Baba,
Bizimkiler,
İkinci Bahar, Ekmek Teknesi ve
Elveda Rumeli
gibi paylaşma ve dayanışma duygusu içinde
milli ve manevi değerlerle
hayata sımsıkı sarılmayı
öğreten,
kahramanları da içimizden biri olan
bu tarz dizilere
Tv kanallarında yer yoktu...
Tv'ler
istese bile
bu dizilere,
medya mecralarında
"izlenmiyor"
algıları
yapılarak,
reklam verilmemesi sağlanıyordu...
Böyle olunca da
bizden olan
dizilere
adeta havlu
attırıyorlardı...
Her şey ellerindeydi...
"İzlenmiyor" dediler mi
iş bitmişti...
Gerekçeleri yalandı...
Adamlar,
bu toplumu
değerlerinden
uzaklaştırma
çabalarından
hiç vazgeçmedi...
Buna karşı
olarak bizlerin de
bir refleks
geliştirmesi 
gerekmez miydi?..
Meydan,
bu kadar da boş değildi, aslında!..
Samsun İl Müftülüğü'nün başlattığı
proje gibi
birtakım organizasyonları
bir bütünlük içinde
gerçekleştirebilirsek;
o zaman
belediye otobüsünde
yaşlı bir kadın
ayaktayken,
genç biri
keyifle koltukta
oturmak yerine
saygıyla
ayağa kalkıp, yerini verecektir!..