Necdet Uzun Yazdı: O Yalancılar, Neden Utanmıyor?..

Abone Ol
"mitomani" üzerine, uzman görüşlerini araştırdım... Çünkü, söylediği şeyin yalan olduğunu kendisi de bilen biri, bu davranışı nedeniyle utanma duygusu yaşamaz mı?.. Çoğu insan, zaman zaman yalan söyler!.. Bir araştırmaya göre, birçok insan ortalama 1,65 kez zararsız yalan söylüyor... Mesela, giyilen giysinin kendisini şişman göstermediğini söylemek, toplantıdan çıkmak için başının ağrıdığını belirtmek ve işe neden geç geldiğini açıklarken bulunan "özür" genellikle "beyaz yalan" tanımı içinde yer alır... Bilimsel adı "mitomani" olan yalan hastalığında, durum çok farklı... Bu kişiler, söyledikleri yalanın farkında olmadığından; kendilerini suçlu saymazlar!.. O yüzden de söylenen yalanlar nedeniyle bir "vicdan muhasebesi" yapma gereğini duymazlar!.. Hep bunu sorgulamıştım... Ayaküstü kırk yalan söyleyen birinin, karşısındakinin bunu anladığını bildiği halde utanmamasının nedeni, meğerse bu hastalık!.. Bilemedik elbette... Böylelerini "normal" sanıp, tepki vermek boşuna... Ne var ki, bu tür hasta insanların önemli bir tehlikeli yanı vardır!.. Ayrıntıları unuttukları için, aynı öyküyü başka zaman daha değişik bir biçimde anlattıkları ortaya çıktığında; bu yüzleşme hali, onları öfkelendirir!.. Hani, "yavuz hırsız, ev sahibini bastırır" misali... Geçenlerde yine böyle birine tanık oldum... Milletin gözünün içine baka baka yalan söyledi!.. İnsanların aklıyla alay edilmesine sinirlendim sonra da kendi kendimi sakinleştirdim... Karşımızdaki kişi, hastaydı... Bunlar, inanarak söyledikleri yalanlarının farkında değillerdi!.. Hatta, kendilerini dinleyenlerin de bu yalanlara inandığını sanıyorlar... Birileri çıkıp, "yalan" diye tepki göstermezse, kişi gerçekle yüzleşmediği için davranışını sürdürmektedir!.. Elbette, bu insanların güç aldıkları çeşitli odaklar vardır!.. Bu odaklar ortadan kalktığında, gerçekler; "bumerang" gibi geri dönecektir!.. Yalan söylemenin dini açıdan "günah" toplumsal kültür bakımından da "ayıp" olduğu öğretisiyle yetişen bir neslin yerini, bu değerleri yıkanlar aldığı için toplumsal yozlaşma hızlanmıştır!.. Hele de toplumda belirli makamlarda bulunan insanların söyledikleri yalanlar... Bir zamanlar, verilen söz; senet ve çekten daha değerliydi... Çünkü, "Söz" namustu!.. Nereden, nerelere geldik?.. Gerçekle yalan, sapla saman, at iziyle it izi karışınca; başka ne olmasını bekliyorduk?..