Hükümetin, İsveç'in
NATO üyeliğiyle ilgili olarak
ortaya koyduğu
tavrı
desteklemeyenin
aklından
ve kalbinden
şüphe duyarım...
Türkiye'nin, PKK konusundaki
tepkisinde
ne kadar haklı olduğunu
yıllar önce 
Avrupa Konseyi'nin
davetlisi olarak gittiğim
İsveç'te
fazlasıyla görmüştüm...
Hani, şu Stockholm'de
ünlü
"Otobüs" filminin çekildiği damalı meydan var ya
işte orada...
O meydanda dolananların çoğu
PKK'lıydı...
Terör örgütüne mensup olmayanlar da
"siyasi mülteci"
dümeniyle,
sığınma hakkını alıyordu...
İnsan ticaretinin rantı
çok büyüktü!..
Röportaj yapmak
istemiştim ama
izin vermediler...
Argo deyimle
"saz gibi bir hayat"
yaşıyorlardı...
Çalışma falan yok!..
Devlet onlara geçimi için para bile veriyordu...
Çoğunun işi de zaten
uyuşturucu ve kumar gibi
gayrimeşruydu...
Türkiye, İsveç'te olup bitenin farkında...
Hem mülteciler hem de
değişik sivil toplum örgütleri kanalıyla
terör örgütüne para gönderildiği
biliniyor...
Geçenlerde de
itiraf ettiler zaten...
Devlet Televizyonu
SVT'nin belgeselinde,
İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström, 
PKK hakkında itiraflarda bulunarak,
"İsveç'in üstündeki yük daha ağır. Finlandiya'ya bu kadar baskı yapılmadı çünkü İsveç'te kimse itiraf etmek istemese de çok ciddi bir PKK sorunu var"
dedi...
Mesele sadece İsveç değil...
İşin başında ABD var...
Binlerce silah ve mühimmat yüklü
TIR'ı terör örgütüne
veren,
bölgede uydu bir devletçik kurmaya çalışan
ABD'den söz ediyorum...
Türkiye, İsveç'e yükleniyor ama bu
daha çok "Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit" gibi...
ABD, üç maymunu oynamaya çalışıyor elbette...
Ancak bu defa karşısında
farklı bir strateji ortaya koyan Türkiye var...
Ve bu sayede de
rahmetli Dışişleri Bakanı
Kamran İnan'ın yıllar önce yazdığı gibi
"Hayır diyebilen Türkiye"
tavrıyla çok kazanacak!..