Erzincan İliç’teki altın madeninde 9 emekçinin toprak altında kaldığı facia, göz göre göre geldi.
Siyanürle altın arama çalışmalarının yürütüldüğü bölgede tehlikenin ayak sesleri, iki yıl önce duyulmaya başlanmıştı. 2022’de havuza giden borudan bölgeye sızan 20 ton siyanür, facianın adım adım yaklaştığının habercisiydi. Medya günlerce yaklaşan tehlikenin varlığına dikkat çekmişti. Ne ki aldıran olmamıştı.
Yöre halkı ve çevrecilerin şiddetli uyarılarına karşın, kapatılmayıp salt üç ay faaliyeti sonlandırılan maden bölgesinde bırakın önlemleri çoğaltmayı, olumlu ÇED (Çevresel Etkisel Değerlendirme) raporu aracılığı ile alanın kapasitesi  Murat Kurum’un Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olduğu dönemde iki kat artırıldı. 
Seçim çalışmalarında İstanbul’un deprem tehlikesine dikkat çeken AK Parti İstanbul Belediye Başkanı Adayı Murat Kurum, keşke o günlerde uyarıları dikkate alıp, kapasite artırmaya onay vermeseydi. Zira tehlike kapıdaydı...    
Kapasite artırımı ile birlikte İliç’teki maden bölgesinde yıllık siyanür kullanımı 11 bin tona, yılık sülfürik asit kullanımı 122 bin tona çıkarıldı. Altın çıkarabilmek için 5 milyon ton toprağa tonlarca zehir saçan siyanür ve sülfürik asit karıştırılıyor. Oradan çıkan karışım, yine kapasite artırımı sonucu 200 futbol sahası büyüklüğüne ulaşan havuza dökülüyor.    
Düşünebiliyor musunuz bu kadar çok zehrin doğaya, toprağa karışmasını, bölgede yaşayan insanların yayılan iğrenç havayı solumasını. Böylesine vahşet, dünyanın hiçbir bölgesinde yok. Varsa bile Afrika’nın bazı ülkelerinde mevcut.
Romanya’da yıllar önce İliç’tekine benzer faciadan daha büyüğü  meydana gelmişti. Bunun üzerine AB üyesi ülkelerde siyanürlü atın araması yapılmıyor artık. Onlar insanı ve doğayı gözü gibi koruyor. Oysa bizde rant ve aşırı kazanma hırsı öncelikli...   
Siyanürün etkisi ile yumuşayan 10 milyon metreküp toprak, 9 emekçiyi yutarak kaydı. 2012 yılında üretime başlayan madende korkulan ne yazık ki gerçekleşti. Tehlike kapıdaydı ve içeri girerek 9 emekçiyi yuttu sarı değil, kara altın...
Gazeteci- Yazar İbrahim Gündüz’ün derlediği verilere göre, Kanadalı uluslararası maden şirketinin yüzde 80, Türk ortağı Çalık Holding’in yüzde 20 payının bulunduğu Anagold Madencilik, Erzincan İliç’in yanı sıra birçok bölgede zehir saçan siyanürle altın arıyor. Dağları ve ovaları delik deşik eden, yeşili sarartan bu yöntemden ötürü kanserli hasta sayısında rekor artış var.
Türkiye’de İliç, Fatsa, Bergama, Lapseki, Kaz Dağları başta olmak üzere 20 yerleşim biriminde zehirli yöntemlerle altın aranıyor. Yurdun dört bir yanı; uluslararası şirketler kar etsin diye delik deşik, insanlar hasta, yeşil örtü kahverengine dönüşmüş halde. Anımsayın Bergamalı köylülerin, Kaz Dağları’nda çevrecilerin, Fatsa’da fındık üreticilerinin siyanürlü altın aramaya karşı aylarca süren direnişlerini, mücadelelerini. Dayağa, baskıya rağmen topraklarına ve bahçelerine sahip çıktılar...  
Uluslar arası şirketlerin siyanürle altın arama yöntemi 9 emekçiyi tonlarca toprağın altında bıraktı. Zaten hep emekçiler canlarını yitirmiyor, gariban köylüler kaybetmiyor mu patronların aşırı para hırsından ötürü... Soma’da, Ermenek’te, Zonguldak’ta, Bartın’da önlemlerin ıskalandığı kömür ocaklarında ihmaller yüzünden yüzlerce emekçi yaşamlarını yitirmişti.
Ha siyanürle altın arama bölgesindeki toprak kayması, ha grizu patlamalarının oluşturduğu iş cinayetleri... Sonuçta bedelini ekmek parası peşinde koşan emekçiler ödüyor...