Asgari ücret;
yasal bakımdan işçilere ödenebilecek en düşük ücret seviyesidir
ve bu insanların
belirlenen sınırın altında
çalıştırılamayacağını
gösterir... 
Asgari ücret;
gıda, konut, giyim, sağlık ve ulaşım
gibi ihtiyaçların
günün fiyatları üzerinden en az düzeyde
karşılanabileceği
varsayımıyla
hesaplanır...
Ancak,
asgari ücret komisyonlarında
yapılan hesapların
hiçbiri,
gerçek anlamda
çalışanları tatmin edici 
olmamıştır...
Hele de 
enflasyonun
parayı pula çevirdiği
dönemlerde...
İhracata yönelik
faaliyet gösteren
firmalar ile iç pazarda
güçlü olan şirketler,
asgari ücrete
yapılan
zamları,
anında ürettikleri
ürüne
yansıtarak,
farkı kapatabilmektedir...
Ya küçük esnaf ne yapacaktır?..
Kasap, bakkal, manav,
berber, fırıncı, marangoz-mobilyacı, oto tamircisi- oto yıkamacı, madeni eşya ve lokantacı
bu işin altından 
nasıl kalkacaktır?..
Esnaf,
yanında çalıştırdığı
işçiye,
bu ücreti 
verebilecek midir?..
Yeni asgari ücretin belirlenmesinden
sonra
küçük esnaf ve sanatkar,
işyerindeki işçi sayısını ya en aza
düşürmekte ya da
işten çıkardıklarının
yerini aile bireyleriyle
takviye etmektedir...
Kimileri de işten çıkarmak zorunda
kaldığı çalışanına,
düşük ücret
teklif etmek zorunda kalmaktadır...
Bu durumda,
peyderpey de olsa işten çıkarmalar nedeniyle
SGK da
prim kaybı yaşamaktadır...
Hükümet;
hem işveren olarak
küçük esnafın mağduriyet yaşamaması
hem de
çalıştırdıkları
insanların
işsiz kalmaması için
bir destek
formülünü
bulmak
zorundadır...
"Asgari ücret
25 bin lira olsun"
elbette...
Ancak, bu parayı ödeyenler arasında 
sadece büyük firmalar değil, küçük esnaf ve sanatkar da vardır...
Unutmayalım ki;
küçük esnafı yaşatmak,
bir anlamda toplumu ayakta tutmaktır!..