Teknoloji çağında bilgiye ulaşmak hiç olmadığı kadar kolay. Tek tıkla binlerce makale, haber ya da video karşımıza çıkıyor. Ancak bu kolaylık, beraberinde ciddi bir sorun da getiriyor: Kitap okuma alışkanlığının giderek azalması.
Son yıllarda yapılan araştırmalar, özellikle genç kuşakların kitapla olan bağının zayıfladığını gösteriyor. Sosyal medya platformlarında geçirilen uzun saatler, kısa videolar ve hızlı tüketilen içerikler, sabır ve dikkat isteyen kitap okumayı geri plana itiyor. Artık çoğu kişi, birkaç dakikadan uzun süren bir metne odaklanmakta zorlanıyor.
Oysa kitaplar, yalnızca bilgi kaynağı değil; aynı zamanda hayal gücünü besleyen, empati kurmayı öğreten, kelime dağarcığını zenginleştiren ve düşünce ufkunu genişleten eşsiz bir yol arkadaşıdır. Bir toplumun gelişmişlik seviyesini gösteren unsurlardan biri de okuma kültürüdür. Ne yazık ki bizde bu kültür, teknolojinin gölgesinde sessizce eriyor.
Kitap okuma alışkanlığının azalmasının ardında yalnızca dijitalleşme yok. Yoğun iş temposu, sınav baskısı, ekonomik zorluklar ve hatta günlük yaşamın hızlı temposu da önemli faktörler arasında. Birçok kişi “vaktim yok” diyerek kitap okumayı erteliyor, oysa aynı kişiler saatlerce ekrana bakmayı sürdürüyor.
Bu noktada ailelere, eğitim kurumlarına ve elbette medyaya büyük görev düşüyor. Çocuklara küçük yaşta kitap sevgisi aşılanmalı, okuma etkinlikleri desteklenmeli ve kitaplara erişim kolaylaştırılmalı. Çünkü okuyan birey, düşünen bireydir; düşünen birey ise sorgulayan, üreten ve topluma yön veren insandır.
Unutmayalım: Kitap, yalnızca geçmişin mirası değil, geleceğin de anahtarıdır. Eğer bugünün kuşağı kitabı elinden bırakırsa, yarının dünyasında söz sahibi olmak da bir o kadar zorlaşacaktır.