Kırıcı değil, yapıcı dil...

Abone Ol

Seçim yaklaştıkça siyaset ısınıyor, partilerin ittifak arayışları sürüyor.
14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimine on binlerce can alan depremin acısı ile gidiyor Türkiye. Her ne denli siyasetin gündemi seçim olsa bile ülkenin önceliği 11 ilde yaralarını sarmaya çalışan depremzedeler.
Barınma, giyecek ve içecek ihtiyacı tümü ile karşılanamayan yaslı insanlar yardım bekliyor. Çözülemeyen o kadar çok sorunları var ki. Depremin ilk günlerindeki el uzatma ve dayanışma sanki bir ölçüde azalmış gibi. Yaşamlarını çadır ve konteynerlerde sürdüren gariban insanları unutmamak insanlık görevi. Onlara yanında olduklarını göstermeli Türkiye. “Bir insan başkasının acısını duyuyorsa insandır” demiş dünyaca ünlü yazar Lev Toltsoy.
Depremin yaralarını sarmaya çalışanları bu kez de sel vurdu. Şanlıurfa ve Adıyaman’da selin sürüklediği konteynerdeki on kişi yaşamını yitirirken, kayıplar var. Depremin oluşturduğu travma ve hasarı daha atlatamadan bu kez sel vurdu. Şimdi de selin mağduriyetini yaşıyorlar. Garibanın yüzü ne zaman güldü ki? Allah başka acılar yaşatmasın depremzedelere ve bölgeye.
Böylesine acı ortamda 14 Mayıs’ta sandık başına gidecek seçmen. Yurttaşlık görevini yerine getirerek ülke yöneticilerini saptayacak. Cumhurbaşkanı adayları ile siyasi parti liderleri propaganda çalışmalarına başladı. Yakında meydanlarda halkın karşısına çıkacaklar. Ancak bu seçimde eskiden olduğu gibi müzikli, eğlenceli ve yeri göğü inleten marşlar yer almayacak.Olması gereken de bu... 
Öyle ya bir yanda yakınlarını yitirmiş, evi, işyeri yerle bir olmuş acılı insanlar, diğer yanda şen şakrak seçim mitingleri. Kesinlikle olmaz ve ülkeye yakışmazdı bu görüntü. Liderler de bu duyarlılık ve sorumlulukla davranarak daha çok deprem bölgesinde yürütecek seçim çalışmalarını. Aldıkları karar bu yönde. Umarım kararlarının arkasında dururlar. 
Cumhurbaşkanı adayları ile parti genel başkanlarından daha sakin, kırıcı yerine yapıcı dil, çirkin değil hoşgörülü seçim kampanyası yürütmesini bekliyor toplum. Yıllardır çok yorulduk ve incindik sert söylemlerden ve salvolardan. Sonuçta seçmenin dediği olacak, 13. Cumhurbaşkanı ve TBMM’ye 600 milletvekili seçilecek.
Yaşadığı ekonomik sorunlardan, işsizlikten, gelir dağılımındaki eşitsizlikten zaten bunalmış ve gergin insanlar. Yüreğimizdeki deprem acısını kabartmayacak, sevgi dolu, ayrıştırıcı değil bütünleştirici seçim propagandalarına ve konuşmalarına çok ihtiyacımız var. Bu günlerde bütünleşmeyecek de ne zaman kenetlenecek toplum?