İşin ucunda,
"para" olduğunu
sezinlemiştim...
Yoksa,
Büyükşehir Belediyesi,
kendi kiraya verdiği
işletmeyi
ihaleden
2 yıl sonra
ruhsatı bulunmadığı
gerekçesiyle
mühürler miydi?..
Hem yönetmelik de
açıktı: "Yetkili idarelerden usulüne uygun
olarak işyeri açma ve çalışma ruhsatı
alınmadan işyeri açılamaz ve çalıştırılamaz"
...
O yüzden
asıl mesele,
paraydı...
Duyumlarıma
göre,
kiracılar
ile 
belediye
arasında,
alacak
meselesi
vardı...
Bir dönem,
SASKİ'nin
sayaç okuma ihalesini de alan
firmanın
kira borcu giderek
artıyordu...
Büyükşehir Belediyesi,
son çare olarak
işletmelere
mühür vurdu ama
akıllara da sorular düştü...
Ta başından beri yanlış vardı
bu işte...
İhalenin ısrarla
o firmaya verilmek istenmesi
ve
yaşanan
süreç
hatırlandığında,
o yanlışlar
akıllara gelecektir...
Şimdilik işletme sahiplerinden
bir ses yok ama
onlar da söz hakkını
elbette kullanacaktır!..
Bence,
asıl mesele,
belediyelerin
esnaflığa
soyunmasıdır...
Yıllardır bu konuda
yazdım, çizdim...
"Belediyeler
otel, lokanta, 
kafeterya,
düğün salonu, giyim mağazası,
plaj ve paralı oyun
parkları gibi
işletmeler
açarak, esnafla
rekabet
eder mi?"
dedim...
"Belediyelerin, bu işletmelerden
çok büyük paralar
kazanmadığı gibi,
yönetim biçimi
ve personel açısından da
çoğu zaman sıkıntı yaşadığını"

anlattım, durdum...
Devletin de vergi kayıpları
olduğunu dile getirdim...
Vergi tahakkuku vardı
ama
ödeyen yoktu...
Bu işin
bir tek
olumlu yanı vardı;
o da istihdamdı!..
Ancak, hayat pahalılığı
karşısında,
BİT (Belediye İktisadi Teşekkülleri)
olarak
adlandırılan bu
işletmeler,
yasal çerçeve
içinde işçilik başta olmak üzere
maliyetlerdeki  artışı
fiyatlara yansıtmak
zorundaydı...
Belediyelerin sosyal tesisleri 
olmalı; itirazım yok elbette...
Fakir fukara ve
personelin
düğün başta olmak üzere çeşitli etkinliklerinin
yanı sıra,
diğer kamu kurum ve kuruluşları
ile STK'ların
sosyal ve kültürel
faaliyetlerinde
kullanılması için
böyle tesislere ihtiyaç var...
Ancak, anlam veremediğim
şey ise
bakır, demir-çelik, şeker
ve çimento fabrikalarının
özelleştirilip,
serbest piyasada rekabetçi bir ortam
yaratmak isteyen
devletin, bir kamu kuruluşuna
otel, lokanta, kafeterya
açılmasına izin vermesiydi...
Ortaya  böyle bir
"Arabesk" ticari
anlayış 
tablosu çıkınca;
iki işletmenin de
bu yöntemle "Mühürlenme" durumunun
dramatik
bir hale gelmesi
normal sayılmaz mı?..

Not: Sevgili okuyucularım,
önümüzdeki
hafta için sizlerden
izin istiyor;
yeniden buluşmak umuduyla,
sevgi ve saygılarımı sunuyorum...