Kadın şıklığı: Sadece giyinmek değil, bir tavırdır

Abone Ol

Kadın şıklığı, çoğu zaman sadece bir kıyafetin, bir çantanın ya da zarif bir ayakkabının izdüşümü gibi görülür. Oysa gerçek şıklık, modaya uymaktan çok daha fazlasıdır. Şıklık; bir kadının duruşunda, konuşmasında, gülümsemesinde, kendini ifade edişinde gizlidir. Aslında şıklık bir tarz değil, bir tavırdır.

Günümüzde moda trendleri hızla değişiyor. Sosyal medya, influencer’lar ve vitrinler sürekli yeni şeyler sunarken, kadınlar da bu sonsuz döngüde “nasıl daha şık olurum”un peşinde. Ama burada unutulan bir şey var: Şıklık, başkasına özenerek değil, kendini tanıyarak başlar. Kendi bedenini, kendi renklerini, kendi tarzını bilen bir kadın, en sade parça ile bile zarafetin tanımı olabilir.

Unutulmamalıdır ki pahalı giyinmek, marka takıntısı ya da gösterişli olmak şıklığın garantisi değildir. Bazen sade bir beyaz gömlek, doğru aksesuarla birleştiğinde bir kadını olduğundan çok daha etkileyici kılar. Şıklık, aynı zamanda nerede nasıl görüneceğini bilmektir. Abartıyı ayıklamak, sadeliğin içinde özgünlüğü yakalamaktır.

Kadın şıklığı aynı zamanda bir içsel özgüvendir. Kendini taşıma biçimi, insanlarla kurduğu iletişim, karşısındakine verdiği değer… Bunların hepsi bir bütün oluşturur. Çünkü şık bir kadın sadece giyimiyle değil, ruhuyla da parlar. Girdiği ortamda kıyafetinden önce enerjisiyle dikkat çeker. Ve bu, zamansız bir şıklıktır.

Moda değişir, trendler gelip geçer. Ama zarafet baki kalır. Coco Chanel’in bir zamanlar dediği gibi: “Moda geçer, stil kalır.” Kadın şıklığı da tam olarak budur işte. Her sezonun peşinden koşmadan, kendine yakışanı bulup onu bir kimlik gibi taşımaktır. Çünkü stil, kişinin imzasıdır.

Sonuç olarak; şıklık sadece aynaya bakıp “yakıştı mı?” demek değildir. Şıklık, kendine sorulan en güzel sorudur: “Bu halimle kendimi mutlu hissediyor muyum?” Cevap evetse, işte o zaman gerçek şıklık başlamıştır.