"Samsunspor taraftarına çağrı" başlıklı
yazımda,
"Önümüzdeki hafta oynanacak
maça gelecek Bandırmaspor
taraftarlarını
güzel karşılayıp,
sporda çirkinliklere tanık olan
bütün Türkiye'ye
bu anlamda bir mesaj versek;
bize yakışmaz mı?..
Haydi yapalım!..
Böylece spordaki kardeşliğin
meşalesini de
tıpkı Milli Mücadele'de olduğu gibi
yine Samsun'dan yakalım!..
'Var mısınız?' diye sormuyorum,
yaparsınız biliyorum..."

demiştim...
O günün
sabah saatlerinde,
taraftar dernek başkanları ve tribün
liderleri,
çağrım üzerine
durum değerlendirmesi
yaptı...
Telefonla arayıp,
"teşekkür" ettiler...
"Hislerimize tercüman oldun
ağabey"
dediler...
Anladım ki,
akıl ve sevgi
yüklü bir şeyler yapacaklardı...
Bugün oynanacak
maç öncesinde,
Samsun'a gelecek
Bandırmaspor taraftarlarını
güzel karşılayıp,
örnek bir davranışı
başlatacaklardı...
Organizasyon mükemmeldi...
Bandırma'dan gelecek
taraftarlara,
yemek ikram edilecekti...
Sonrasında da birlikte maça
gidilecek,
taraftarlar
kendilerine ayrılan
tribünlerde;
sportmenliğe yakışır biçimde
takımlarını destekleyecekti...
Bu muhteşem tablo;
son günlerde
yaşanan
çirkinliklere
karşı,
Türkiye'de
yeni bir başlangıç
olacaktı...
Bitmedi daha...
Yılport Samsunspor Yönetim Kurulu
Başkanı
Yüksel Yıldırım,
yurt dışındaydı...
"Samsunspor taraftarına çağrı"
başlıklı yazıyı,
eski Bandırmaspor Kulübü Başkanı
Onur Göçmen'in,
"Çok güzel bir yazı"
diyerek
kendisine hatırlattığını
söyledi...
İkisi de birlikteydi...
Yıldırım,
Spor Servisi Müdürümüz Esra
Vural'a
"Necdet Uzun'a teşekkür
ederiz"
dedi
ve çağrının arkasında
olduğunu söyledi.
Samsun Valisi
Doç.Dr. Zülkif Dağlı da
taraftarın
bu duyarlı
ve anlamlı hareketi
karşısında,
"Samsun'a da
bu yakışır"
diyerek,
duygularını dile getirdi...
Sevinmişti...
İlerleyen
zaman içinde
Esra Vural kardeşim,
"50 kadar
Trabzonspor taraftarının maça gelerek,
Yılport Samsunspor'u
destekleyeceğini"

söylediğinde,
o an gazetenin
manşetini attım:
"Taraftar 
tarih
yazıyor"
...
Son günlerde yaşanan
ve insanlıkla ilgisi olmayan
çirkinliklere karşı,
özlenen
hareketlerdi
bunlar!..
"Samsunspor taraftarına çağrı"
başlığıyla yazdığım yazıda da vurguladım;
çığ gibi büyüyen
bu özlemin,
bütün Türkiye'de
büyük yankı uyandıracağını
biliyordum...
Bu durum,
aynı zamanda da
çoluk çocuğun
üzerinde büyük bir sevgiyle taşıdığı
takımının formasını 
küfürlerle çıkartmaya kalkışan
ve insanlıktan
nasibini almayan
"kılıksızlara" da
haddini bildirmek olacaktı...
O yazıyı şöyle tamamlamıştım:
"Haydi yapalım!...
Böylece sporda kardeşliğin meşalesini
tıpkı Milli Mücadele'de olduğu gibi
yine Samsun'dan yakalım...
'Var mısınız?' diye
sormuyorum,
yaparsınız biliyorum..."

Bu çağrıya anında
karşılık veren
taraftar dernek başkan ve tribün liderlerinin
çoğunu yakından tanıyorum...
Hepsi de
kaderin cilvesi içinde
verdikleri
hayat
mücadelesinde
her türlü adaletsizliğe
göğüs gerip,
bedeller ödeyerek
bugünlere gelmiş;
"Pazara kadar değil, mezara kadar seven"
insanlardı...
Onlar, ne adamı satar;
ne de yarı yolda bırakırdı...
Nitekim; bir kere daha öyle oldu...
Türkiye'de
her türlü kavgadan
yorulup;
barışa, kardeşliğe, birlik ve beraberliğe
hasret kalan
insanlar;
Samsun'daki bu "muhteşem tablo" ile
birlikte
yeni bir başlangıcın
umudunu taşıyacaklardı...
Bu şehri farklı kılan
şey, sadece tarihi ve doğal güzellikleri
değil;
Türkiye'nin
armasında "Atatürk" olan
tek takımına
sahip olmanın
sorumluluğuyla
vatanını, milletini ve devletini
seven
vefalı insanların
varlığıydı...
İyi ki varsınız!..