Aydın Halk Sağlığı İl Müdürü Dr. Sedat Kavas, Türkiye’de 65 yaş üzeri nüfusun 2050 yılında yüzde 20,8’e ulaşacağının tahmin edildiğini belirtti.

1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Dr. Sedat Kavas, “Sağlıklı ve aktif yaşlanan bir toplum oluşturmak, 65 ve üzeri yaş grubuna yönelik sağlık hizmetlerini geliştirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla Birleşmiş Milletler 1990 yılında, 1 Ekim tarihini Dünya Yaşlılar Günü olarak belirlemiş olup o tarihten günümüze kadar Ülkemizde ve dünyada 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü” olarak kutlanmaktadır. Nüfus projeksiyonlarına göre, önümüzdeki yıllarda dünya nüfus yapısında hızlı değişimler olacağı, nüfus ve yaş yapısındaki en önemli değişimin çocuk-yaşlı dengesinde gerçekleşeceği ve 2050 yılında tarihte ilk kez yaşlı sayısının, çocuk sayısına ulaşacağı tahmin edilmektedir. Ülkemizdeki 65 yaş üzeri nüfus 2005 yılında yüzde 5,7 iken, 2010 yılında yüzde 7,2 ve 2012 yılında ise yüzde 7,5 olmuştur. 2050 yılında ise yüzde 20,8’e ulaşacağı tahmin edilmektedir. Ülkemizde 65 yaş ve üzeri yaşlı nüfusun önemli bir bölümü, yetersiz ve dengesiz beslenmeden kaynaklanan hastalıkların etkisi altında yaşamaktadır. Bu yaş grubunda görülen şişmanlık, diyabet, kalp-damar hastalıkları, osteoporoz, felç, iskelet ve kas sistemi hastalıklarında bilinçsiz beslenme önemli bir risk faktörüdür” dedi.

Türkiye sağlık araştırması sonuçlarına değinen Dr. Kavas, “2008 yılında obez yaşlıların oranı yüzde 23,1 iken bu oran 2014 yılında yüzde 26,2’ye yükselmiştir. Yaşlılardaki obezlik cinsiyete göre incelendiğinde, kadınların erkeklerden daha obez olduğu görülmüştür. Obez olan yaşlı erkeklerin oranı 2014 yılında yüzde 17,7 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 32,8 olarak tespit edilmiştir. Her yaşta olduğu gibi bu yaş grubunda da yeterli ve dengeli beslenme sağlığın korunması ve geliştirilmesi için çok önemlidir. Yeterli ve dengeli beslenme; dört besin grubunda bulunan besinlerin yeterli miktarda tüketilmesiyle sağlanır. Bu besinler; süt grubunda yer alan süt, peynir ve yoğurt; et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta ve kuru baklagiller; sebze ve meyve grubu ile tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç, mısır ve tarhanadır.Bu besinlerin önerilen tüketim miktarları kişiye özgü olarak değişmekte, bireyin yaşı, cinsiyeti ve fiziksel aktivite durumu bu oranları etkilemektedir. Öğün sayısı artırılmalı, az ve sık yemek yenilmelidir. Sabah kahvaltısı mutlaka yapılmalıdır. İdeal vücut ağırlığı korunmalı, besinler yoluyla alınan enerji ile harcanan enerji arasındaki denge sağlanmalıdır. Yağlı besinlerin tüketimi sınırlandırılmalıdır. Yaşamın her döneminde olduğu gibi yaşlılık döneminde de yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması, hastalıklardan korunma, sağlığın iyileştirilmesi ve geliştirilmesinde, dolayısıyla yaşam kalitesinin arttırılması ve devamlılığının sağlanmasında önem taşımaktadır. ‘Sağlıklı beslen sağlıklı yaşlan’ yaşam prensibimiz olmalıdır” diye konuştu.