“İntibak anamızın ak sütü gibi hakkımız”

Abone Ol

Dar ve sabit gelirli milyonlarca emekli, dul ve yetim ile memur için geri sayım başladı. 5 Ocak Pazartesi günü TÜİK’in aralık ayına ilişkin duyuracağı TÜFE verisi ile memur maaşı ve emekli aylığına yansıtılacak zam oranı belli olacak. Gözler 5 Ocak Pazartesi gününe kilitlendi.
TÜİK verilerine göre son beş ayda enflasyon yüzde 11.21 oranında gerçekleşti. Aralık ayı TÜFE oranının yüzde 1 ile yüzde 2 arasında gerçekleşebileceği ifade ediliyor. Tahminler tutarsa pahalılıktan en çok etkilenen, en çok ezilen ve satın alma güçleri hızla dibe vuran SSK ve Bağ-Kur emekli, dul ve yetimine ocakta yüzde 12-14 arası zam söz konusu olacak. Eğer enflasyon zammının dışında göreceli refah payı veya seyyanen zam verilmezse yine yoksullukla mücadelede edecek milyonlarca gariban emekli. Dul ve yetim aylıklarının 6-12 bin TL arasında olduğu dikkate alınırsa refah payının kaçınılmazlığı ortaya çıkıyor.
16 bin 881 TL tutarındaki en düşük emekli aylığına yüzde 12-14 arasında zam yapılsa bile hiçbir anlamı olmaz. Hazine desteği ile en düşük aylığa daha yüksek oranlı zam yapılması kuvvetle muhtemel. Yeni intibak yasası hayata geçirilmeden, taban aylıklara seyyanen artış yansıtılmadan son 6 ayda gerçekleşen enflasyon oranında verilen zammın hiçbir değeri yok. Aylıklara yansıtılan düşük artış iki ay sonra eriyor. El elde baş başta kalıyor iktisaden zayıf kitle.
2000 yılı sonrası SSK ve Bağ-Kur emeklisi, “2000 yılı öncesi emekliye sağlanan intibak hakkı neden bizden esirgeniyor. İntibak anamızın ak sütü gibi bizim de hakkımız” diye hükümete sesleniyor. Hem hükümetin bu konuda verilmiş sözü var. Eğer yeni intibak yasası hayata geçirilirse aylıklarda emekliye soluk aldıracak iyileştirme söz konusu olabilecek.
Memur ve memur emeklisine ocak ayında, yüzde 11 oranında toplu sözleşme zammı, 6 aylık enflasyon farkı ile birlikte yüzde 19-20 arası zam verilmesi olası. Yine toplu sözleşme uyarınca bu kitlenin taban aylıklarına 1000 TL artış yapılacak. Artışlar aylık bağlama oranlarına göre değişkenlik gösterebilir. Emekli ve memur, artık rahat yaşamak ve yüzlerinin gülmesini istiyor. Zira kemerlerinde daha sıkacak delik kalmadı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek milyonların yaşadığı derin ekonomik sorunları görmüyor, duymuyor. Şöyle pazara bir çıksa da yakından tanık olsa emeklinin acınası haline.
Asgari ücretli de aynı sorunlarla ve açlıkla boğuşuyor. Umutlarını korusalar da TÜRK-İŞ’ in katılmadığı Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndan onları sevindirecek zammın çıkması çok zor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Elinizi taşın altına koyun. Kefenin cebi yok” diye seslendiği patronların yüksek zamma onay vermesi olanaksız. Aslında hükümet de elini taşın altına koymalı ki asgari ücretliye beklediği artış verilsin. Lakin mevcut ücrete en çok yüzde 30 oranında zam yapılabileceği konuşuluyor. Bu artış milyonların hangi derdine ilaç olabilir. Patron ve hükümet temsilcilerinin oyları ile hiç kimseyi hoşnut etmeyecek ücret saptanacak.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), “İnsanca asgari ücret ve vergide adalet” başlığı ile Ankara’dan İstanbul’a yürüyüş başlattı. Etkinlik süresince emekçi ve emeklinin sorunları, talepleri dile getirilecek. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yürüyüş öncesi “Bizi görmeyenlere sesimizi duyurmaya geliyoruz. Attıkları adımda hedef zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmaktır. Cumhuriyet tarihinin gelir dağılımı adaletsizliğinin en kötü dönemini yaşıyoruz” dedi.
Arzu Çerkezoğlu’nun dile getirdiği gibi milli gelir dağılımında büyük adaletsizlik mevcut. Türkiye’de en alttaki 17 milyon kişi, yani nüfusun en yoksul yüzde 20’si toplam gelirin sadece yüzde 6’sına sahip. Buna karşılık en zengin 17 milyon kişi gelirin yaklaşık yarısını alıyor. En yoksul ile en varsıl arasında yaklaşık 9 kat fark var. Bu tablo Türkiye’yi Avrupa’da gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülkeler arasına yerleştiriyor.