Kavurucu sıcakların düşmesi ile sonbahara adım attık. Kış mevsimi yakında kendini göstermeye başlayacak. 
Soğuk hava, kar ve yağmurlu günler, ekimden sonra etkisini hissettirecek. Uzun süren kuraklığın ardından yağmura ve kara fazlasıyla gereksinim var. Bu nedenle kış mevsimini özledik.
Eskisi gibi olmasa da her yeri beyaza bürüyen karın ayrı bir keyfi ve güzelliği var. Bol kar ve yağmur barajların dolması adına çok önemli.
Tabii kış mevsimi yakıt tüketimi açısından cepleri boşaltıyor ve oldukça masraflı. Ucuz niteliksiz kömür tüketimi havayı kirletiyor.
Fosil yakıtların çoğunlukla kullanılmasından ötürü, birçok bölgede sağlılığı tehdit eden kirli hava kışın etkili oluyor.
Aslında küresel iklim, doğanın tahribatı, fosil yakıt tüketimi beraberinde canlı yaşamını tehdit eden kuraklık ve kirli havayı getirdi.
Son yıllarda yaşanan kuraklık ciddi boyutlara ulaştı. Gerileyen yağıştan dolayı susuzluk tehlikesi iyiden iyiye kendini göstermeye başladı. Kentlere içme suyu sağlayan barajlar boşaldı, yetkililer “tasarruf” çağrısını her gün yineliyor. Yeni su kaynakları arayışı, olanca hızı ile sürüyor. Türkiye’nin değil, dünyanın temel sorunu su kaynaklarının kuruması. Çözüm bilinçli tüketimin yaygınlaşması.
Sadece kuraklık değil, kirlilik de Türkiye’nin sağlığını ve havasını bozdu. Kömür, petrol gibi hidrokarbon ve yüksek oranlarda karbon içeren fosil yakıt tüketimi sıcaklığın sürekli yükseldiği küresel iklime yol açıyor, havayı kirletiyor, yeşil doğayı kahverengine dönüştürüyor.
Öylesine ciddi boyutlara ulaştı ki hava kirliliği, her yıl binlerce can alıyor. Temiz Hava Hakkı Platformu’nun yayımladığı  “Kara Rapor  başlıklı araştırmaya göre hava kirliliğine bağlı hastalıktan ötürü  2021 yılında Türkiye’de 42 bin 67 kişi yaşamını yitirdi. Hava kirliliği  öldürmese bile sakat bırakıyor. Genci de yaşlısı da gri tehdidin kıskacında.
Hava kirliliğinin insan sağlığına etkilerine ilişkin çalışma yürüten 15 sağlık, çevre ve iklim örgütünün oluşturduğu “Temiz Hava Hakkı Platformu” düzenli araştırmalarıyla kirli havanın ötelenemez bir sorun olduğuna dikkat çekiyor. Her yıl gerçekleştirdiği bu tür çalışmalarıyla bir anlamda toplumsal uyarı görevi yapıyor.
Doğalgaz ve elektriğin pahalı olması, insanları zehir saçan kalitesiz yakıt türevlerine, başta da kömüre yöneltiyor. İthal edilen,  diğer yakıt  ürünlerine göre bir ölçüde ucuz olan kömür aslında zehir deposu. Ancak insanlar ne yapsın. Ya kirli ithal kömür alıyor ya da belediyelerin ve diğer yardımlaşma kurumlarının ücretsiz dağıttığı kömürü yakmak zorunda kalıyor. Fabrikaların filtresiz bacalarından yayılan siyah duman, canlı yaşamı kadar doğaya da darbe vuruyor.
Kirli hava da deprem, sel, yangın gibi doğal afet. Zira kirli havadan ötürü binlerce can yitiriliyor, on binlerce kişi hastalanıyor veya sakat kalıyor.
Temiz ve berrak hava için yenilenebilir enerjiye hız kesmeden yönelmek gerekiyor. Son yıllarda bu konuda atılan adımlar umut verici...