İlaca gelen zam, emeklinin ve dar gelirli vatandaşın ödediği katkı payını, dolayısı ile cebinden çıkan parayı artırıyor.
Fiyat farkı çıkmayan ilaç kalmadı. Bazı ilaçlarda SGK’nın karşıladığı tutarın daha fazlası, emeklinin cebinden çıkıyor.
Açlık sınırı altındaki aylıklarla yaşamaya çalışan emekli, katkı payını ödemeye gücü yetmeyince eczaneye veresiye yazdırıyor. Son olarak artan ilaç katkı payı ödemeleri ile en ucuz ilacı bile almakta zorlanıyor yurttaş.
Reçete başına harcama ve fatura tutarının 2023 yılının dokuz ayında bir önceki yıla göre yüzde 100 oranında artması dar ve sabit gelirlinin ilaç alırken ödedikleri katılım payını 2 kat yükseltti. 
Ayakta tedavide reçete edilen ilaçlar için Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK)  gelir ve aylık alanlar ile bakmakla yükümlü oldukları kişilerden ilaç bedelinin yüzde 10’u oranında, çalışanlardan yüzde 20’si oranında katılım payı alınıyor. Bu payı ödeyemeyenler eczanelere veresiye yazdırıyor. Eczanelere borçlananların büyük çoğunluğu 10 bin TL aylık alan emekli ile bu tutarın hayli altında aylığa abone olan dul ve yetim.
SGK verilerine göre 2022 yılının dokuz ayında reçete başına harcama 210 TL iken 2023’ün dokuz ayında 406 TL’ye yükseldi. Toplam reçete fatura tutarı 2022 yılının dokuz ayında 69 milyar 931 milyon TL iken 2023’te 142 milyar 239 milyon TL oldu. Veriler emekli ve diğer sabit gelirli yurttaşın ilaç alırken ödediği katkı payının yüzde 100 oranında arttığını ortaya koyuyor.
İnsanlar ilaç alımında ve katkı payını ödemekte zorlanıyor. En basit ilaçlarda bile katkı payı 100 TL’ye ulaşıyor. 
İlaçta veresiye dönemi giderek yaygınlaşıyor. Yurdun her yanında eczanelerin veresiye defteri kabarıyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi gibi yoksullara yardımı önceleyen belediyeler hayırsever iş insanlarının katkısı ile eczanedeki veresiye defterlerini sıfırlıyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, halden anlayan bir iş insanın desteği ile 133 eczanede 1429 yurttaşın toplam 1 milyon 110 bin 464 TL’lik ilaç borcunu ödedi. 31 Mart’ta seçilecek belediye başkanları da alkışlanacak bu duyarlılığı umarım örnek alır. Zira dara düşenin yanında yer almak yerel yönetimlerin temel görevidir.
“Sağlıkta dönüşüm” adıyla 2008 yılında uygulanmaya başlanan 5510 sayılı sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası yasası, bırakın sağlıkta devrimi, milyonlarca garibanın sağlık hizmetine rahat koşullarda  ulaşmasını engelliyor. 
Kamu hastanelerinde aylar sonrasına randevu veriliyor, emeklinin ilaca ödediği katkı payı sürekli artıyor. Parası olan fahiş fiyatlı özel hastanelere giderek tedavisini olabiliyor. Parası olmayanlar ise randevunun gelmesini bekliyor. Devlet hastanelerinde devasa boyuta ulaşan hekim ve sağlık personeli açığı giderilemiyor, hasta mağdur oluyor. Dar gelirli yurttaş doğuştan kazanılmış olan sağlık hakkına para ödemeden ulaşamıyor.
Emekliden alınan ilaç katkı payı ile diğer sağlık hizmetlerinden yapılan kesintiler mutlaka sonlandırılmalı. 10 bin TL aylık alan emekli ile daha düşük aylıklı dul ve yetimin gücü ne ki temel insanlık hakkı olan sağlık hizmetinden kesinti yapılıyor. Sağlıktan önemli ne olabilir ki.
5510 sayılı yasa uyarınca emekliden tedavi için edindiği ilaç bedelinin yüzde 10’u, çalışanlardan ise yüzde 20’i oranında katkı payı alınıyor. Her bir reçete için 3 kutu ilaca kadar 3 lira, 3 kutu üzerinde temin edilen her bir kutu ilaç için de 1 lira reçete katılım payı ödeniyor. Katılım payı çalışandan eczane tarafından peşin alınırken, emeklinin aylığından kesinti yapılıyor. 
Emekli hastaneye gittiğinde de 6- 15 lira arasında katkı payı veriyor. Kesintilerin ardından emeklinin komik düşük aylığı kuşa dönüyor.