Çoğu pagan kökenli antik dinlerde bir vecd aracı olarak dinî bir içeriğe sahip bulunan içki, Yahudilik ve Hristiyanlık gibi dinlerde ya haram kılınmış veya sınırlandırılmış, İslâmda ise tümüyle yasaklanmıştır.
Ayrıca içki ve onunla ilgili diğer unsurlar çeşitli dinlerde değişmeceli anlamda yaygınca kullanılmıştır. Antik Ortadoğu’da özellikle kolayca mayalanan ve alkol niteliği kazanan üzüm, hurma, incir, buğday ve arpa, Amerika’da kaktüs, Asya’da ise bazı uyuşturucuların imalinde de faydalanılan mantar türünden bitkiler, içki yapımında kullanılmıştır
 Tarımın keşfinden sonra seri olarak üretilebilme özelliği dolayısıyla en çok tercih edilen meyve üzüm, en çok üretilen içki de şarap olmuştur. Şarap yalnızca bir içki olarak değil aynı zamanda bir ayinle ilgili aracı olarak da kullanıldığı için dinler tarihinde ayrıcalıklı bir yere sahiptir.
Bilhassa şamanik karakterli dinlerde sarhoş edici özelliğinin getirdiği kendinden geçme hali dolayısıyla içki, şamanın öteki âlemle ilişki kurmasını sağlayan kutsal bir araç olarak düşünülmüştür. Amerika yerlilerinin “büyük ruh”la ilişkiye girmek için kullandıkları bir nevi kaktüsten (mescaline) elde edilen içkiyle, Güney Pasifik yerlilerinin “kava” adını verdikleri içki de kutsal bir özelliğe sahiptir. Kökü, kırsal yaşama tarzına dayalı tabiatla birleşmeyi öngören panteist sır dinlerinde de içkiye kendinden geçmenin yollarından biri olarak değer verilmiştir.
Antik dünyada içkiyle ilgili gelenekler, çok eski dönemlere uzanmaktadır. Zincirli, Karatepe, Kargamış gibi geç dönem Hitit örnekleriyle erken döneme ait çeşitli kabartmalarda ve çivi yazılı metinlerde çok sayıda içki sahnesi tasvir edilmektedir. Hem ritüelde hem içmek için kullanılan en gözde içkiler bira ve şaraptır.
 Trakya ve Anadolu’da etrafında bir sır dini oluşturulan ve kültü Yunanistan’a yayılan tanrı Diyonizos bitki ve bereket tanrısı olup şarabın da koruyucusu idi. Diyonizos’a adanan ritüellerde sâlikler vecde girmek için şarap içerler, ritüeller sarhoşken icra edilirdi. Yunanistan’daki Eleusis misterlerinin de “kukeön” adını verdikleri kutsal içkiyi içerek vecde girdikleri bilinmektedir.
Hindistan’da “soma” adını alan ve bir mantar türünden (amanita muscaria) elde edilen içki Vedalar’da kutsallaştırılmıştır. Hem ritüelde kullanılan hem din adamlarının içtiği soma, Rigveda’ya (8/79.2) göre körlerin gözünü açmakta, sakatları yürütmektedir. Dört Veda’dan biri olan Sâmaveda somaya adanmış ilâhileri kapsar. Hinduizmde şarap veya başka türden alkollü içeceklerin kullanılmaması, yalnızca din adamlarıyla sınırlandırılmış olup aşağı kasttakiler için herhangi bir sınırlama yoktur. Fakat Hindu metinleri sarhoşluğa olumlu bakmaz. Budizmde ise sarhoş edici içki içmemek beş temel emirden (pañchašila) biridir. Jainizm ve Sih dininde de içki içmek yasaktı
Hinduizmde soma olarak bilinen içkinin aynısı Zerdüştîlik’te “haoma” adıyla Avesta’da söz konusu edilir. Fakat Zerdüştî metinlerde haomaya karşı takınılan tavır çelişkilidir. Yesna’da (32/4; 48/10) bizzat Zerdüşt’e atfedilen bir ifadede haoma “sarhoş edici idrar” olarak nitelendirilir. Zerdüştün Hindu ritüellerinden kopma çabası göz önüne alınırsa bu ifadenin otantik olmaması için bir sebep yoktur. Öte yandan Ahamenîler döneminden itibaren haomaya tekrar olumlu bakıldığı görülür. Yesna’ya dahil edilen geç bir metin olan Hōm Yaşt’ta haoma sembolik anlamda yeniden önem kazanmış, hatta burada haoma kendisine ilâhi sunulan bir “yazata” (tabiat üstü iyi varlıklardan biri) haline getirilmiştir. Zerdüştîlikte haoma dışında içki içmenin tavsiyeye şayan bir davranış olduğu görülmektedir. Nitekim Zerdüştî hikmet literatürü eserlerinden olan Mēnōg ī xrad’da, sarhoş edecek dereceye ulaşmamak şartıyla şarap içilmesi öğütlenmektedir. Mēnōg’a göre şarap içen erkek ailesine daha düşkün, daha zeki, sağlıklı ve güçlü olur. Şarap görme, işitme, konuşma duyularını da güçlendirir. Fakat sarhoşluk derecesinde içki içmek insanı şehvet düşkünü, hasta, güçsüz, hain yapacaktır. Zerdüştîliğin ılımlı ölçüde içkiyi serbest bırakması geleneği günümüze kadar sürmüştür.
Kaynak ( TDV İslam Ansiklopedisi )