Cumhurbaşkanı
Erdoğan tarafından
açıklanan
fındık
taban fiyatını
önceden tahmin ettiğim
yazımda;
TMO'nun
alım politikasına
özellikle
dikkat çekmiştim...
TMO, hem hızlı alım
hem de
erken
ödeme yaparsa;
piyasaya
denge gelir,
demiştim...
Geçmiş yıllardan bugüne
fındık piyasasında
yaşananlardan
edinilen
tecrübenin
sonucunda
yapılan bu uyarı;
fiyatı düşürmek
isteyenlerin her zamanki
gibi
pusuda beklediklerini
hatırlatmak içindi...
Geçen yıl
ortalama
54 lira olarak açıklanan
fındık taban fiyatı,
serbest piyasada, bilinçli 
olarak 43 liraya kadar
düşürülmüştü...
Çünkü rekabetin neredeyse
yok denecek kadar
az olduğu
piyasanın yönünü,
tekelci firma ve işbirlikçileri,
belirliyor...
Geçen sezon
Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın, ortalama fiyatı 54 lira olarak açıklamasının
ardından
43 liraya
düşmesinde etkili olan
tekel konumundaki
firma,
bir ay sonra
yeniden
fiyat belirledi ve
piyasaya duyurdu...
Firma,
48 artı 1 liradan
fındık alacağını
açıkladı ama
alım yapacak olanlar
yine kendi adamlarıydı...
Fındık, 45-47 lira bandında
piyasada işlem gördü...
Sözüm ona
"piyasa"
serbestti...
Üstelik, 
rekabet ortamı da
neredeyse kalmamıştı...
Yani,  bu durum
tıpkı o atasözünde ifade edildiği
gibi,
taşları
bağlamaktı...
Şimdi soralım:
Üreticiye,
fındığını
pazara erken indirme
demek mümkün mü?..
Bu insanlar,
geçimleri bir yana
akaryakıt,
ilaç,
gübre, çapalama,
fındık toplama
ve patoz
bedellerini
nasıl ödeyecekti?..
Cumhurbaşkanı
Erdoğan, bir ara
fındık alımlarında
üreticiyi
tezgaha getirenler için
"alavereci-dalavereci"
ifadesini kullanmıştı...
Sistem aynen devam ediyor...
Her şey göz önünde...
Üreticiler sürekli kaybederken;
o tekel konumundaki firma ve işbirlikçileri
kazanmaya devam ediyor...
Fındık, Karadeniz'de
sadece bir
ürün değil,
hayatın ta kendisidir...
Olumsuz sonucun
maddi 
yanı kadar
"sosyolojik"
tarafı da vardır...
Ülkenin
çimentosu sayılan
Karadeniz'de aileler
çözülürse,
bunun sıkıntısını 
bütün Türkiye çeker!..
Fındığın bu etkisini de
hesaba katmak gerekir!..