Özel Dünyam Hastanesi Beyin Cerrahi Uzmanı Dr. Özgen Aydıncak, bel fıtığının ve bel fıtığında uygulanan “Mikrodiskektomi” ameliyatı hakkında bilgiler verdi.
Dr. Aydıncak, bel ağrısı ve buna neden olan hastalıklardan olan bel fıtığı her geçen gün çok sayıda insanı etkileyen ve yaygın görülen bir sağlık problemi haline geldiğini belirtti.
Bel fıtığı iki omur arasında omurgaya binen yükü emen ve eşit dağılımını sağlayan disk olarak tanımlanan kıkırdak yapının omuriliğe veya sinir köklerine doğru taşması fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlık olduğunu anlatan Dr.Özgen Aydıncak, "Bel fıtığı hastalarda omurgaya binen yük miktarı ve yüklenme açısına göre değişik derecelerde olabilmektedir" dedi.
Dr. Aydıncak, omurga sistemimizin, baştan karın içi organlarına kadar vücudumuzun tüm ağırlığının 2/3 taşıyan aynı zamanda buradaki kas-bağ dokusu ile ayakta dik durmamızı temin ederek yürümemize yardımcı olan çok önemli bir yapı olduğunu anlattı. 24’ü hareketli toplam 30 adet omurga kemiği, hepsinin ortasında tüm organların çalışmasını düzenleyen ve hareketimizi temin eden omur iliğin geçtiği uzun bir tünel ve her omurun arasında süspansiyon görevi gören disklerden oluştuğunu hatırlattı.
Aydıncak, bel ve sırt kasları ile bağ dokuları devamlı stres ve yük altında olduğunu anlatarak, şöyle konuştu: “Bu kadar büyük ağırlığa karşı koyan bu yapının incinmesi veya bir takım rahatsızlıklarının ortaya çıkması oldukça kolaydır. Sistemin mekanik olarak zorlanması, ek yük binmesi, uygunsuz pozisyonda uzun süre kalınması sonucu bel ve sırt ağrıları ortaya çıkar. Başka bir deyişle tüm bel ve sırt ağrılarının büyük çoğunluğu kemik, kas ve bağ dokularında organik bir bozukluk olmaksızın ortaya çıkan mekanik Bel ve Sırt Ağrılardır. En sık oluş biçimi ağır bir eşya kaldırmak, sürüklemek, itmek şeklinde olabileceği gibi ani yere eğilmekle de çıkabilir. Bu tür ağrılar 48- 72 saat içinde istirahat ağrı kesiciler ve sıcak uygulaması ile azalır, 1-2 hafta içinde tamamen geçer. Uzaması halinde başka hastalıklar düşünülmelidir. Vücutta 24 adet hareketli omur arasında bulunan disk dediğimiz yapılar, fiziki travma, ters hareket veya beslenmesi ile ilgili problemler nedeni ile normal yapıları bozularak şekil ve yer değiştirebilir, çok yakınındaki sinirleri veya omuriliği sıkıştırabilir. Bunun sonucunda değişik düzeylerde belde, ayaklarda ve ayak parmaklarında ağrılar, uyuşukluklar, kuvvet kaybı hatta idrar ve büyük abdest çıkışında denetimsizlikler ortaya çıkar. Ağrı, hareketle artan, belden başlayıp kalça içinde bıçak saplar tarzda ayak parmakları veya topuğa kadar uzanan, beraberinde veya tek başına uyuşukluk, kuvvet kayıpları ortaya çıkarabilir. Kimi zaman da kişiler özellikle yol yürümekle şikayetlerinin artığı ve dinlenmekle azaldığını söylerler. Bu şikayetlerin varlığı bel fıtığı olabilir. Bel ve sırt ağrısı yakınması olan hastaların tanısında hastalığın hikayesi, nörolojik muayene beraberinde radyolojik incelemeler ile % 98 doğrulukta tanı koydurur. Radyolojik incelemeler son derece yol gösterici olmakla birlikte tek başına anlamlı değildir. Röntgen, kan tetkiklerinden sonra bilgisayarlı tomografisi ve cerrahi gerekiyorsa yada hala tanı konamamışsa manyetik rezonans görüntüleme (MR) incelemeleri gerekebilir. Bunlarda hiç biri tek başına yeterli değildir
Bel ile ilgili rahatsızlıklar kireçlenme, bel fıtığı, bel kaymaları ve romatizmal hastalıklar ilerleyici rahatsızlıklardır. Tedavinin amacı hastalığın ilerlemesine engel olmak veya olmuşsa geri döndürerek normal fiziksel aktiviteyi tekrar ettirebilmektir. Bel fıtığı konusunda çok farkı yöntemler olmasına karşılık bu gün tüm dünyanın tercih ettiği yöntem mikrodiskektomidir. Bir günlük hastanede yatış süresi, cerrahi sonrası 2-3 haftalık bir dinlenme sürecinden sonra normal yaşantısına dönen hastalar bundan sonra hayatlarında daha önceden yaptıkları hatalarını tekrarlamamak kaydı ile tam şifa elde ederler.”
Mikrodiskektomi 3 mesafeye kadar olan müdahalelerde başarı ile kullanılan bir yöntem olduğunu anlatan Aydıncak, “Bel ilgili hastalıklarda diğer tedavi yöntemlerinin başarısız kaldığı, istenen sonucun elde edilemediği yada nörolojik hasarın tespit edildiği durumlarda cerrahi tedavi uygulanmalıdır. Cerrahi tedavide genel prensip hastaya ve dokularına en az zarar veren ve en az riske sokan, komplikasyon riski en az yöntemin tercih edilmesidir. Bu arada kişinin daha önceden sahip olduğu sistemik hastalıklar, yaş ve hasta-hekim uyumu çok önemlidir. Gereğinde hasta dahiliye, kardioloji ve anestezi gibi ilgili branş doktorlarınca da değerlendirilerek en uygun tedavi yaklaşımı seçilir. Cerrahi yöntem olarak son 20 yıldır tüm dünyada ve ülkemizde Mikrodiskektomi gittikçe daha fazla tercih edilmektedir. Bu işlemde ameliyatlar yüksek büyütmeli mikroskoplar ile yapılarak gözle görülemeyen patolojiler tespit edilebilmekte ve dokular son derece ayrıntılı görülebilmektedir. Hastanemizde bundan bir aşama daha ileri gidilerek eğer kısıtlayıcı bir faktör yoksa Epidural-spinal Anestezi ile İnterlaminar Mikrodiskektomi gerçekleştrilmektedir. Bu yöntemde, klasik mikrodiskektominden farklı olarak ameliyatlar, 2 santimlik cerrahi kesiyle mikroskop eşliğinde sadece yumşak dokuların arasından ve kemik alınmadan gerçekleştirilmektedir. Bu sayede son derece konforlu ve güvenli bir ameliyat gerçekleştirilmekte, ameliyat sonrası dönemde de hızlı bir geri dönüş temin edilmektedir. Hastalar 6 saat içinde ayağa kaldırılmakta ve hastanede yatış süresi 1 gün ile sınırlanmaktadır. Hastaneden çıktıktan sonra 10 günlük yatak ve 10 günlük ev istirahati sonrası günlük iş ve sosyal yaşantılarına geri dönüş mümkün olmaktadır.
Beldeki kireçlenmelerde de, eğer diğer tedaviler yetersiz kalıyorsa, oluşan sinir sıkışıklıklarını azaltmaya yönelik gevşetici Epidural-spinal Anestezi ileMikrocerrahi uygulanabilir. Bu işlem ile sinirlerin etrafında onların hareketini ve çalışması engelleyen fazla kemik dokuları tıraşlanarak alınır ve sinir rahatlatılır. Operasyonlar bu yöntemle tahmin edilenin üstünde yüz güldürücü sonuçlar verir. Hafif düzeyedeki Bel kaymaları da Epidural-spinal Anestezi ile İnterlaminar Mikrodiskektomi ve disk mesafesine Chace uygulaması ile başarıyla tedavi edilebilmektedir. Daha ileri bel kaymalarında, gereken sinir rahatlatma ve omurga stabilizasyon işlemleri uygulanarak kısa süre sağlığına kavuşması temin edilebilmektedir.” diye konuştu.