DEMİRTAŞ: BARIŞ MASASINA DÖNÜLMESİ GEREKİYOR
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sokağa çıkma yasağının kaldırıldığı Cizre'de incelemlerde bulunduktan sonra parti binasının önünden halka seslendi. Demirtaş, Cizre halkı ile gurur duyduğunu belirterek, ölenlere rahmet; ailelerine başsağlığı diledi. Demirtaş, şöyle dedi:
"Cizre halkı, 120 bin kişi burada 10 gündür rehin tutulmasına, 10 günden bu yana gece- gündüz bombalamasına rağmen kararlı idare gösteren bütün Cizre halkına 'Geçmiş olsun' dileklerimi iletiyorum. Bu direnişinden dolayıda sizleri yürekten kutluyorum. Partim adına halkımız adına, sizi yürekten kutluyorum. Yaşanan ilk katliam değil, ilk defa burada huzursuzlukla zulümle karşılaşmıyoruz Bu toprakların neredeyse kaderi haline getirdiler. Neredeyse 100 yıldır her günümüz, her gecemiz bu ve benzeri katliam dayanatmalarıyla, katliam politikalarıyla geçti. Bizler bu cografyanın insanları, Kürt halkı olarak başımıza getirilen bütün felaketlere rağmen hergün sokakta, meydanda, işyerinde, dağda, ovada, her yerde terörist ilan edilip katledilmemize rağmen ne yaptık? Bakın bütün iskenceler, köy yakmalar, zulümlere rağmen ne yaptık? Barış dedik, barış Ankara'da aklını yitirmiş çılgınlar halen bu halkın bu barış niyetini teslimiyet olarak algılıyorlar. Halen barış çığlıklarını malesef ki kıymetli bir erdemli zihniyet olarak anlamak yerine çaresizlik olarak algılıyorlar. Ankara'nın en büyük yanlışı budur. İşte bu halkı tanımıyorlar, halkın iradesini tankla, topla bombayla, panzerle halkın üzerine gidince irade ortadan kalkar sanıyorlar. En büyük yanlışları budur. İşte zannediyorlar ki gece gündüz mahalleler taranınca, bombalanınca Kürt sorunu çözülür, Kürtler boyun eğer sanıyorlar. Bunu ilk defa bu hükümet denemiyor Türkiye Cumhuriyetinin son 40 yılın başbakanları, bütün cumhurbaşkanları, genelkurmay başkanları hepsi bunu denediler. Fakat onların her biri tarih önünde mahcup çıktılar, tarih önünde yanıldılar ama bu halk dimdik ayakta kaldı."
Demirtaş, 21'inci Yüzyıl'da, 21015 yılında 1 kez daha Cizre halkının taleplerini, siyasal, sosyal, ekonomik isteklerinin görülmezden geldiğini anlatarak, şöyle dedi:
"Halkın öz yönetimiyle ben kendimi yönetmek istiyorum, artık bu zulüm bitsin artık bizler burada bir irade olmak istiyoruz diyen anlayışını bir kez daha tankla topla durdurabileceklerini sanıyorlar. Ortada büyük bir sorun, ciddi bir sorun var. Burada yaşayan insanlar Kürt'tür, Kürt ve kendi ana vatanlarıdır. Binlerce yıldır burada yaşıyorlar ve bu topraklarda kimliğiyle, diliyle, kültürüyle insan onuruna yakışır bir şekilde var olmak istiyorlar. İşte bunun adına Kürt sorunu denildi. Eğer ki bu halkın binlerce yıldır burada yaşayan bu halkın iradesine şu kadar saygınız varsa burada tank, top, yığınak 10 bin özel harekatçı göndermek yerine halkın temsilcileriyle, halkın önderiyle oturup konuşacaksınız, müzakere edeceksiniz. Binlerce tank top yerine iki cümleyle ik gün sürecek müzakereyle bu işler cözülebilir. Buraya gönderdiğiniz bu kadar silah, buralara gönderdiğiniz bu kadar bomba bu kadar katliam yerine işte müzakere masası ortadadır. Halen halkımızın iradesi halk halen sayın Öcalan halen bizden siyasi temsilciler seçilmişler olarak barış masasına müzakere masasına dönülmesi gerekiyor. 10 gün boyunca Cizre'ye nefes aldırmıyacağız, onlar tek bir dakika sokağa çıkamayacak, gece gündüz operasyon yapacaz diyenler şimdi mutlumusunuz. Tam olarak ne kazandınız? Hangi sorunu çözdünüz? Bakın burada bebeklerin de arasında bulunduğu 23 sivil katledildi, 23 insanı bu 10 gün içerisinde malesef acımasızca katleden zihniyet neyi çözdü? Neyi bitirdiniz? Kendinizi bitirmek dışında, insanlığınızı bitirmek dışında neyi bitirdiniz? Cizre halkı bak dimdik ayakta, Cizre halkı iradesinin arkasında acılarına rağmen onuruyla dimdik ayakta. Acılar büyük, acılar taze yaralar kanıyor bunun farkındayız."
Türkiye'nin her tarafında şu anda acıların olduğunu, her yerinde cenazelerin olduğunu ve ağlayan analar bulunduğunu belirten Demirtaş, bunun ne kadar devam edeceğini zorduktan sonra şöyle konuştu:
"İşte o bu ülkede barış isteyenlerin sesinin güçlü çıkmasına bağlıdır. Cizre halkı savaştan değil barıştan yanadır. Cizre halkının sesini Ediren'den, İzmir'den, Antalya'dan, Konya'dan, Kayseri'den duyan varsa bu halkın kan, ölüm ,gözyaşı istemediğini sadece özgürce barış içerisinde yaşadığını herkes duyarsa ve Cizre halkının sesini yükselttiği gibi barış çığlıkları Batı'dan yükselirse 1 gün sürdüremezler bu savaşı. Saray'ın bu halka dayattığı savaşı bir tek gün sürdüremezler. Ama yalan politikalarla, çarpıtma politikalarla sanki Cizre halkı HDP'nin baskısı altındaymış, devlette onları kurtarmaya gelmiş operasyon yapıyor anlayışı Batıd'aki insanlara anlatarak bu süreci götüremezsiniz. Sanki burda huzur var, biz buraya huzuru kaçırmaya geliyormuşuz. 10 gün boyunca insanların ekmek almasına, su almasına izin vermediniz. 10 gün boyunca bırakın sokağa çıkmayı balkona, pencerelere çıkanı infaz edecek kadar çılgınlaştınız. Bu mu huzur? Ülkede huzur mu bıraktınız? Sizin varlığınız huzur için bir tehlike sizin oradaki duruşunuz bu ülke için huzursuz haline geldi. Biz ne olursa olsun bize dayattıkları bütün infaz politikalarına bütün savaş politikalarına rağmen müzakere ve diyalog ve barış anlayışından vazgeçmiyeceğiz. Biz halkımıza savaş çatışma vaad etmedik, Bu bizim politikamızda değil, bize dayatılan politikalar savaş politikasıdır. Cizre halkı barış istediği müddetce bize savaşı dayatanlar kaybedecekler. Ankara'daki kanla beslenen politikacılar kaybedecekler."

FOTOĞRAFLI