TBMM’de Yeni Adli Yargı Yılı için düzenlenen resepsiyona katılan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, "Adalet dağıtan kurumlar olarak, yargı organları nicelik ve nitelik itibariyle kaliteyi yükseltirse, güven de yükselecektir. Türkiye'de yargıya yönelik birçok sorunda çözülecektir. Yüce Divan meselesi; Yüce Divan'ın Anayasa Mahkemesi'nde olup olmaması şu anda akademik bir tartışma konusu olabilir" dedi.
Arslan, TBMM'de düzenlenen 2015-2016 Yeni Adli Yargı Yılı açılış resepsiyonunda gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Yargıtay Başkanı Cirit'in “Yüce Divan” hakkındaki sözlerini değerlendirdi. Arslan, "1961'den bu yana konu tartışılıyor. Anayasa Mahkemesi kurulduğundan beri tartışılıyor. Biz bu görüşe saygı duyuyoruz. Ama bu Türkiye'nin bugünkü meselesi değildir, yargının güncel meselesi değildir. Meclis iradesi bunu Anayasa Mahkemesi'ne vermiştir yetkiyi. En iyi şekilde bu görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu konuda sadece yargı camiasında, dünyasında değil akademik camiada da tartışmalar var. Bu tür görüşlerin lehinde aleyhinde değerlendirmeler yapılıyor. Anayasa Mahkemesi olarak, Yargıtay, Danıştay ile diğer mahkemelerle uyumlu bir çalışma anlayışımız, işbirliğimiz var. Her kurumun yetkileri, görevleri Anayasa tarafından belirlenmiştir. Bu çerçevede bu görevi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz" açıklamasında bulundu. 
Türkiye'nin yargı anlamında temel meselesinin güvenin yeniden tesis edilmesi olduğuna dikkati çeken Arslan, "Adalet dağıtan kurumlar olarak, yargı organları nicelik ve nitelik itibariyle kaliteyi yükseltirse, güvende yükselecektir. Türkiye'de yargıya Yönelik birçok sorun da çözülecektir. Yüce Divan meselesi, Yüce Divan'ın Anayasa Mahkemesi'nde olup olmaması şu anda akademik bir tartışma konusu olabilir" dedi.
Yargıtay Başkanı Cirit'in Anayasa Mahkemesi ile ilgili eleştirilerine yönelik olarak da sorulan bir soru üzerine Arslan, şunları söyledi:
"Bireysel başvuru 2010 yılında Anayasal sistemimize girmiş, bu yetki de Anayasa Mahkemesi'ne verilmiş. Anayasa Mahkemesi de 2012 yılından itibaren bu görevi en iyi şekilde yapmaya gayret etmektedir. Hak eksenli verilen kararlar hem içeride hem dışarıda olumlu tepkiler almaktadır. Esasen yeni bir şey yapmıyoruz, daha önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yaptığı işleri biz ulusal düzeyde yapmaya gayret ediyoruz. Bireysel başvurunun getiriliş amacına da uygun hareket ediyoruz. Bireysel başvuruyu getirmenin amaçlarından biri de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde Türkiye ile ilgili başvuru ve ihlal sayısını azaltmaktı. Bu amaç önemli ölçüde gerçekleşmiş durumda. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye'deki bireysel başvurudan dolayı, başvuru sisteminin iyi işlemesinden dolayı, Türkiye aleyhine başvuruların sayısında ciddi azalmalar var, ihlal sayısında da azalma var. Bireysel başvuruda hiçbir mahkemenin yerine geçerek karar vermiyoruz. Bireysel başvuruda bir hak ihlalinin olup olmadığını denetlemektir. Eğer 'bir hak ihlali var' diye tespitte bulunuyorsak, biz söz konusu yargı kararını ortadan kaldırmıyoruz, ortadan kaldırılması için yargılamanın yenilenmesine karar verebiliyoruz."
Koza İpek Grubu'na yönelik operasyonlara ilişkin sorulan soruya ise Arslan, soruşturmanın daha sonradan kendi önlerine gelebilecek bir konu olduğundan yorum yapmasının doğru olmadığını söyledi. 
Arslan, Anayasa Mahkemesi olarak kararı verilip de yayınlamadıkları tek bir kararın bulunduğunu, karar verildikten sonra ise bireysel başvurularda iki üç ay sürebildiğini söyledi.
Arslan, MİT Kanunu ve Uludere olayına ilişkin olarak, "MİT Kanunu ile ilgili rapor yazıldı. Artık karar hazır olduğu anda yayınlıyoruz. Raportörlerimiz karar taslaklarını alternatifli bir şekilde hazırlıyorlar, bu da belli bir zaman alıyor. Biz Anayasa Mahkemesi olarak Türkiye'de diğer yargı organlarıyla özellikle yüksek yargı organlarıyla uyumlu şekilde çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz" diye konuştu.
YARSAV Başkanı Murat Aslan'ın raportörlük görevine alınmasının gerekçesine ilişkin olarak da Arslan, "Anayasa Mahkemesi'nde raportörlük geçici kadrodur. Önce olduğu gibi, Başkan tasarrufu ile ilgili kurumlara yapılır. Görevlendirme yapılır, çalışmasından, performansından memnun olmadığınız kişiler kurumlarına iadesi olur. Kişiye özel bir konu söz konusu değildir" dedi.