1942 yılında Şile açıklarında Sovyet denizaltısı tarafından içindeki 768 Yahudi yolcusu ile birlikte batırılan Struma gemisi faciası ilk defa Türkiye’de devlet düzeyinde anıldı.
2’inci Dünya Savaşı sırasında Nazilerden kaçan Yahudileri Filistin’e götürmek üzere Romanya’dan yola çıkan Struma gemisi, motoru arızalanınca İstanbul Sarayburnu’nda demir atmıştı. Ancak o dönemde Almanya ve İngiltere’nin baskıları nedeniyle gemideki yolcular karaya indirilmemişti. Yaklaşık 70 gün boyunca Sarayburnu’nda bekleyen Struma gemisi, dönemin hükümeti tarafından Karadeniz’in Şile açıklarına çektirilmişti. Gece boyunca sürüklenen gemi, içindeki Yahudi yolcular ile birlikte 24 Şubat 1942 yılında bir Sovyet denizaltısı tarafından batırılmıştı.
Türkiye Cumhuriyeti aradan geçen 77 yılın ardından Struma faciasında yaşamını yitiren Yahudi mülteciler için anma programı düzenledi. İlk defa devlet düzeyinde düzenlenen anma törenine hükümeti temsilen Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva, Türk Musevi Cemaati Başkan Vekili Moris Levi ve çok sayıda Musevi cemiyetinden vatandaş katıldı.
Saygı duruşunda bulunulması ve dua edilmesi ile başlayan anma programında açılış konuşmasını gerçekleştiren Türk Musevi Cemiyeti Başkan Vekili Moris Levi, ‘‘Struma’yı yalnızlaştıran ve terk eden o günün devleri arasından bugün anıyor olmamız bir doğruyu yıllar sonrada olsa yalnızca doğru olduğuna inandığımız için yapıyor olmamız, geçmişin sorumluluğu ile yarına güvenle bakma yolunda hepimize umut vermektedir. Bu umudu genişleterek yaratacağımız gelecek, tüm dünyaya ışık olacaktır. Türk Musevileri olarak bu adımı atanlara ve acımızı paylaşanlara teşekkür ederiz" dedi.
Başkan Vekili Levi’nin yaptığı konuşmanın ardından kürsüye çıkan Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva ise yaşamını yitirenler için sadece dua etti.
Anma törenine hükümeti temsilen katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ise "Hükümetimiz adına Türk Musevi cemiyetine Struma gemisinde hayatını kaybedenler için taziyelerimizi sunmak isterim. Tabii aslında bu cümlede bile bir eksiklik var. Biz Türk Musevi cemiyetine taziyelerimizi sunmuş oluyoruz sanki bizden ayrı bir parçaymış gibi ancak aslında bu acı hepimizin acısıdır. Dolayısı ile bütün bir milletimize taziyelerimizi sunuyoruz" diye konuştu.
Bugün ilk defa böyle bir anma töreni düzenlendiğini belirten Bakan Çelik, "Buna hükümet düzeyinde katılarak aslında biraz evvel saygı değer haham başının kulağıma fısıldadığı gibi bu acının unutulmamasını temin etmeye çalışıyoruz. Genelde bu tip acıların üstü örtünmeye çalışılır. Unutulmaya terk edilir. Ama biz bu acının unutulmasını istemiyoruz. Bu tarihimizin bir parçası ve bir daha asla tekerrür etmemesi için her sene ahitleşmek üzere bu törenleri yapmaya başlıyoruz. Buradaki hatalar ihmaller hiçbir zaman unutulmaması gereken şeylerdi. Niçin? Yarın aynı şey bazı Yahudilerin, bazı Müslümanların ve bazı Hristiyanların başına gelmesin diye" şeklinde konuştu.
Bakan Çelik konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dün güzel bir şeye şahitlik ettik. Norveç’te sinagogda saldırı olduğu için oradaki genç Müslümanlar Sinegogların etrafından nöbet tuttular. Aslolan şudur. Sinagogların etrafından Allah’ın isminin anıldığı o kutsal mekanlarda Müslüman ve Hristiyanlar nöbet tutmalıdır. Camilerin etrafında Yahudiler ve Hristiyanlar nöbet tutmalıdır. Kiliselerin etrafında Müslüman ve Yahudiler nöbet tutmalıdır. Çünkü hepsi aynı Allah’a yakarmaktadır"
Yapılan konuşmaların ardından Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ve Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva tarafından denize çelenk atıldı.
Programın sonunda basın mensuplarının anma töreninin devlet düzeyinde yapılmasına ilişkin sorulan soruya cevap veren Haleva, “Bu muhteşem bir olaydır. Evet bu bir ilk olabilir ama aynı zamanda bir başlangıç noktasıdır. Sayın bakanımızda bunu dile getirdi. Ve bundan sonra inşallah böyle bir şeyin tekrarlamaması için dua edeceğiz” dedi.