Iğdır'ın Dilucu Sınır Kapısı'nda görevli polis memurlarını taşıyan servis minibüsüne 8 Eylül tarihinde yapılan bombalı saldırıda şehit olan Yozgatlı polis memurlarından 31 yaşındaki Adem Cankurtaran'a eşi İtibar Cankurtaran mektup yazıp, internet sitesindeki sayfasından paylaştı.Iğdır'ın Dilucu Sınır Kapısı'nda görevli polis memurlarını taşıyan servis minibüsüne 8 Eylül tarihinde yapılan bombalı saldırıda şehit olan Yozgatlı polis memurlarından 31 yaşındaki Adem Cankurtaran'a eşi İtibar Cankurtaran mektup yazıp, internet sitesindeki sayfasından paylaştı.


"EVLERİNE ATEŞLER DÜŞSÜN İNŞALLAH"

Olay gününde yaşadıklarını anlatıp, şehit olacağının içine doğduğunu yazan İtibar Cankurtaran, "15-20 günüm var, bana iyi davran' demiştin, akşam yattığımızda. 'Şehit olasım var' dedin, her şeyi söyledin, ama ben yakıştıramıyordum, konduramıyordum, Hayat arkadaşım, can yoldaşım, evimin direği. Bizi sensiz bırakanların boynu kopsun, evlerine ateşler düşsün inşallah." diyerek beddua etti.


"PRENSESİMİZİ NASIL BIRAKTIN?"

Şehit Polis Memuru Adem Cankurtaran'ın Yozgat'ın Osmanpaşa köyünde evlilik yıldönümünde toprağa verildiğini hatırlatan İtibar Cankurtaran, "Canım eşim, hayat arkadaşım, evimin direği. Evlilik yıldönümümüzde ben seni kara toprağa verdim, doyamadım sana" diye başladığı mektubunda, şu satırlara yer verdi: "Prensesimizi nasıl bıraktın, işten gelir gelmez 'Kızım nerede?' derdin. Çok özlüyorum. İşe gidince seni çok özlüyorduk, sabahlar olmuyordu, saatler geçmiyordu, balkonlarda bekliyorduk seni. Geldiğini görünce koşa koşa kapıyı açıyorduk, 'Ne yaptın, iş nasıl, ne var ne yok, yollar nasıl?' diyordum, 'iyi, bir sıkıntı yok' diyordun, üzülmeyim diye söylemiyordun."


"KOŞA KOŞA GİTTİN, AL BAYRAĞA SARILI GELDİN"

İtibar Cankurtaran, şehit olacağının eşinin içine doğduğunu da vurguladığı ve 15 Eylül 2015 tarihinde internet sitesindeki sayfasında paylaştığı mektubunda şunları ifade etti: "Zaten her şey içine doğmuştu; '15-20 günüm var, bana iyi davran' demiştin, akşam yattığımızda. 'Şehit olasım var' dedin, her şeyi söyledin, ama ben yakıştıramıyordum, konduramıyordum, 'Allah Korusun' diyordum. Sabah işe giderken kapı bile göndermek istemedi, ne kitlendi, ne açıldı. Geri geldin, 'Son kez göreyim' diye mi geldin! Bozulan kapı kilidini 'Bugünlük idare et yarın gelince yaparım' dedin, gittin. Arkandan baktım, servisin gelmiş bekliyordu. Koşa koşa gittin, bindin servise. O görüşüm son oldu. Ben seni sabah bekliyordum, gönderdiğim gibi bekliyordum, gelmedin. Al Bayrağa sarılı geldin, şaka gibi, hâlâ inanamıyorum, hâlâ çalışıyorsun sanıyorum, konduramıyorum. Hayat arkadaşım, can yoldaşım, evimin direği. Bizi sensiz bırakanların boynu kopsun, evlerine ateşler düşsün, inşallah."