Taner YENER-Ezgi ÇAPA/İSTANBUL, () AYDIN Doğan Vakfı Başkanı Hanzade Doğan Boyner, ‘Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar’ temasıyla gerçekleştirilen konferansta basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Birleşmiş Milletler’in 11 Ekim’i "Dünya Kız Çocukları Günü" olarak ilan etmesinin önemine değinen Boyner,  “Birleşmiş Milletler (BM) 11 Ekim’i Dünya Kız Çocuklar Günü ilan etti. Dünyada hala ilkokul eğitimine erişimi olmayan, 15 yaşından erken evlendirilen, şiddete maruz kalan milyonlarca kız çocuğu var. Biz BM ile el ele verip bugün burada dünyanın her köşesinde bu haksızlıklara uğrayan, çaresiz kız çocuklarına ‘Yalnız değilsiniz, biz buradayız, size yardım etmeye hazırız’ demek için toplandık” dedi.

Birleşmiş Milletler, Aydın Doğan Vakfı, UNFPA (Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu), UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) ve UN WOMEN (Birleşmiş Milletler Kadınlar İçin Kalkınma Fonu) katkılarıyla düzenlenen kız çocuklarının karşılaştıkları engellerin ortadan kaldırılması, güçlendirilmesi ve insan haklarından eksiksiz yararlanmasını sağlamak amacıyla bu yıl dördüncü kez kutlanacak olan 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü için Conrad Hoteli'nde ‘Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar’ temasıyla bir konferans düzenlendi. Aydın Doğan Vakfı Başkanı Hanzade Doğan Boyner’in ev sahipliğinde gerçekleşen konferansta, “Baba Beni Okula Gönder” kampanyasının 10 yıllık yolculuğunu anlatan barkovizyon gösterisi düzenlendi.

Konferansta açılış konuşmalarının ardından CNN Türk Editörü Şirin Payzın’ın moderatörlüğünde “Genç Kızların Gücü: Bütün Çocuklar için Kaliteli Eğitim” başlıklı Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Feyza Çorapçı, ve Songün Karahanlı’nın konuşmacı olduğu bir panel düzenlendi.

Panelin açılış konuşmasını yapan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Temsilcisi, Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan direktörü Karl Kulessa, “Gençler ve özellikle de kız çocukları, geleceğin kalkınma gündeminin merkezinde yer almaktadır. Onların haklarını korumak ve kaliteli eğitimden, düzgün istihdam olanaklarından yararlanmalarına destek olmak, etkili geçim sağlama becerilerini geliştirmek ve üreme sağlığı hizmetlerine erişimlerine kolaylık sağlamak, onların geleceklerine yatırım yapmak demektir. Bu da hem kız çocuklarının hem de onların aile, toplum ve ülkelerinin gelişimi için büyük öneme sahiptir. Bu nedenle devletler, uluslararası kuruluşlar, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları bir arada çalışmak üzere harekete geçmelidirler” dedi.

KURUMLAR ARASI İŞBİRLİĞİ ÇOK ÖNEMLİ
“Baba Beni Okula Gönder” kampanyası ile Türkiye’nin pek çok noktasında yurtlar açtıklarını belirten Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı, “Artık binaların içinde eğitim gören kızlarımızın güçlenmesini konuşmak noktasına geldik. Dünyada kaliteli insan gücü ile karşımıza çıkan ülkelerin başarılı olduğunu görüyoruz. Cinsiyet eşitliği sağlanmadan, ülkelerin ilerlemelerinin, refah ve huzurun, hakların eşit paylaşılmasının mümkün olmadığını görüyoruz” diye konuştu. Yurtlarda görev yapan öğretmenlerin, idarecilerin daha donanımlı olmaları gerektiğinin altını çizen Fetvacı, “Öğretmenler en yakın rol modelleri. Onun için çeşitli çalıştaylar düzenleniyor, bu çalışmaları devam ettiriyoruz” dedi. Kampanyanın yaygınlaşması sürecinde çok sayıda kurum ile işbirliği içinde çalıştıklarının altını çizen Candan Fetvacı, “İşbirliği sistemini kurmak zordu. Bütün kurumların hepsi bir araya gelince, Türkiye’deki çocukların eğitim seviyesi bu düzeye geldi. Bu birliktelik çok önemli” dedi.

KIZ ÇOCUKLARININ ROL MODELLERİ ÖĞRETMENLERİ
Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Feyza Çorapçı, 17 il, 25 yurt, 1715 öğrenci ile yaptıkları çalışmanın sonuçlarını izleyicilerle paylaştı. Çalışmanın sonuçlarına göre “Baba Beni Okula Gönder” kampanyasının başarılı olduğunu söyleyen Çorapçı “Gördüğümüz tablo Yurtlardaki kızların çok başarılı, motivasyonu yüksek olan kızlar olduğunu gösteriyor” dedi. Kızların özendikleri, örnek aldıkları olumlu rol modellerinin kimlik gelişimine katkı sunduğunu ifade eden Çorapçı, “Kızların yüzde 88’inin rol modeli var. Rol modeline sahip olan kızlar olmayanlara göre daha fazla olumlu sosyal davranış, daha yüksek benlik saygısı ve daha fala geleceğe yönelik planlara sahipler. Kızların çoğunun bir tane rol modeli vardı. O rol modellerinin başında öğretmenleri geliyordu” dedi.

ANNEMİN İÇİNDE KALMASIN DİYE İKİNCİ ÜNİVERSİTEMİ SAĞLIK ALANINDA OKUDUM
Panele UNICEF adına Diyarbakır’dan katılan Songül Karahanlı kendi hayat hikayesini anlattı. 3’ü üniversitede okuyan 6 çocuk sahibi çiftçi bir babanın kızı olan Karahanlı, eğitim hayatı boyunca annesi ve babasının verdiği desteğin başarısında ne kadar etkili olduğunun altını çizdi, “6 kardeşten 4’ü kız. Benim babam yapıyorsa diğer babalar da bunu yapabilir. Çünkü bir çocuk dünyaya getiriyorsanız, cinsiyet ayrımı yapmak çok yanlış” dedi. Fırat Üniversitesi’nde Harita ve Kadastro bölümünü bitirdikten sonra, annesinin Sağlık bölümünde okuyan bir çocuğu olmasını istemesi üzerine anestezi bölümü de okuyan Karahanlı “Annem Sağlık bölümünde okuyan bir çocuğunun olmasını istiyordu. Annemin içinde kalmasın dedim. Şimdi de 3’üncü üniversiteyi düşünüyorum” dedi.

DOĞAN: ‘YALNIZ DEĞİLSİNİZ, SİZE YARDIM ETMEYE HAZIRIZ’ DEMEK İÇİN TOPLANDIK
Panelin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Aydın Doğan Vakfı Başkanı Hanzade Doğan Boyner, Birleşmiş Milletler’in 11 Ekim’i Dünya Kız Çocukları Günü olarak ilan etmesinin önemini şu sözlerle anlattı:
“Birleşmiş Milletler 11 Ekim’i Dünya Kız Çocuklar Günü ilan etti. Dünyada hala ilkokul eğitimine erişimi olmayan, 15 yaşından erken evlendirilen, şiddete maruz kalan milyonlarca kız çocuğu var. Biz BM ile el ele verip bugün burada dünyanın her köşesinde bu haksızlıklara uğrayan, çaresiz kız çocuklarına ‘Yalnız değilsiniz, biz buradayız, size yardım etmeye hazırız’ demek için toplandık. Ve tabi ki toplumun her kesiminde kamuda, sivil toplumda üniversitelerde, toplumun her kesiminde bu farkındalığı uyandırmak için hayal kuran kızlar yetiştirmezsek güçlü yarınlarımız olamaz. Herkesi de bu seferberliğe davet etmek için toplandık.”

AYAKLARI ÜZERİNDE DURAN GÜÇLÜ KIZLAR GÜÇLÜ YARINLAR DİYORUZ
Baba Beni Okula Gönder kampanyasının bugüne gelmesinde herkesten büyük destek gördüklerini belirten Hanzade Doğan Boyner, “Biz ilk gün yola çıkarken ‘okuyamayan tek kız çocuğu kalmayana kadar bu seferberlik devam edecek’ dedik. Herkesten büyük destek gördük. 10 yılda kız çocukları ile erkek çocuklarının okullaşma oranını eşitledik. Bu Türkiye’nin büyük bir başarısıdır. Şimdi bir sonraki adıma gidiyoruz. Bir sonraki adımda sadece ilkokula gitmek yetmiyor, özgüvenli kendini ifade edebilen, hayal kurabilen, ayakları üzerinde duran güçlü kızlar güçlü yarınlar diyoruz” dedi.

NOBEL ÖDÜLÜ ALAN AZİZ SANCAR’I ÖRNEK GÖSTERDİ
Kız ve erkek çocuk arasındaki ayrımcılığın giderilmesi için burs vermenin, yurt ve okul yapmanın yeterli olmadığını vurgulayan Boyner, “Önce kız çocuğu dünyaya gözünü açtığında erkek çocuğunun karşılandığı sevinçle kucaklanacak. Aynı özgüvenle yetiştirilecek. Aynı sağlık, eğitim imkanlarından faydalanacak. Bu bir zihinsel dönüşümdür. Bu zihinsel dönüşümü yapabilen ülkeler çağdaş demokrasiye, refaha ulaşıyorlar. Bunu yapamayan ülkeler istedikleri refah seviyesine ulaşamıyorlar” dedi. 2015 Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan Prof. Dr. Aziz Sancar’ı örnek gösteren Doğan Boyner, “Hepimiz gururlandık, Sancar’ın da dediği gibi kız çocuklarını yetiştirirsek toplumumuzu refaha götürürüz” dedi.

KIZLARIN OKULA DEVAM ETMEMELERİ CİDDİ BİR RİSK
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Temsilcisi, Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan direktörü Karl Kulessa “Bence dünyanın her yerinde, özellikle kız çocuklarının eğitimi bir ülkenin kalkınması için çok önemli. Dünyanın her yerinde Türkiye’de dahil olmak üzere çok ciddi bir ilerleme kaydedildi ama hala kadınların evleneceği kişiyi seçmek, çok erken yaşta evlenmek gibi konularda sorunlar var” dedi.

Çocuk yaşta evliliklerin önüne geçmek için eğitimin önemine vurgu yapan Kulessa, “Bütün toplumu, özellikle büyükleri bir araya getirmemiz lazım. Kız çocuklarının fırsatlara erişmesinin neden zor olduğunu anlamak için bir araya gelmemiz lazım. Evlerinden uzak bir ortamda, güveli bir şekilde çalışmayı sağlayan yurtlar çok önemli. O yüzden kadınların fırsat elde etmesi için devletlerin çalışması lazım. Kızların bu tür fırsatlara erişimi sayesinde çok daha fazla ilerleme kaydettiğini görebiliriz” dedi. Erken yaşta evliliğin yarattığı sonuçlara değinen Kulessa, “Kızlar çok genç yaşta evlendiklerinde eğitimlerini tamamlamıyorlar. Kendi vücutları için de çok ciddi bir risk. Ekonomiye erkekler kadar katılmıyor. Kızların okula devam etmemeleri çok ciddi bir risk oluyor” dedi.
Öte yandan konferansın düzenlendiği salonun girişinde Aydın Doğan Vakfı Karikatür Yarışması’nda jüri üyeliği yapmış çizerlerin günü desteklemek için ülkelerinden gönderdikleri çizimler davetliler tarafından ilgiyle incelendi.
(FOTOĞRAF)