Zaman geçtikçe bu durum kronik bir hal almaya, bacakları daha fazla şişmeye ve inmemeye başladı.
Seda Diker Uğraş bacaklarının alt tarafını kendine ait gibi hissetmediğini kaydediyor.
''1.70 boyunda 52 kilo bir gençtim ama bedenimin üstü çöp gibiyken özellikle dizden aşağı bölümlerim sanki bana ait değil gibiydi. 23-24 yaşıma geldiğimde artık sadece pantolon giyiyordum ve en sevdiğim şey olan yüzmeyi hiç yapamıyordum. Yaz gelecek diye ödüm kopuyordu. Denize gitmek istemiyordum. Şort veya etek hiç giymiyordum. Pantolonumun kenarından otururken bacaklarım balon gibi gözükecek kaygısıyla yaşıyordum. Bir süre sonra kilo almaya ve daha da şişmeye başladım.''

Seda Diker Uğraş bazı geceler sabaha kadar ağladığını söylüyor.
''Hayatımı bir kadın olarak cehenneme döndürmüştü bu sorun. Üzerimdeki psikolojik baskı bir yandan, bir yandan da aşırı ağrılar beni deliye çeviriyordu. Sabahtan akşama kadar ayakta durmam gereken bir iş yapıyordum ve sabah işe giderken giydiğim pantolonu akşam eve geldiğimde bacaklarımdan zor çıkarabiliyordum. Evlendiğim gün gelinliğimin altından bacaklarım gözükecek korkusuyla düğünümü kendime zehir ettim. Bacaklarım şiştikçe de kendimi daha da bıraktım.''

Genç kadın yıllar içinde Fizik Tedavi başta olmak üzere , kalp damar cerrahisi, genel cerrahi, dahiliye, ortopedi gibi pek çok branş doktoruna gittiğini belirtiyor.
“Doktorlardan 12-13 yıl boyunca 12-13 farklı hastalık duymuşumdur. Her gittiğim doktor kendi branşında bir hastalık ismi söyleyip gönderdi beni. Kimisi damar tıkanıklığı dedi. Kimisi bu ödem vücudun atamıyor masaj yaptır dedi, ödem sökücü ilaçlar verdi yanına da. Kimisi lenfatik sisteminle alakalı lenfödemsin sen dedi. Hatta “bu senin yapın Allah böyle vermiş” bile diyen oldu.''
Seda Diker Uğraş, hastalığı ile ilgili yaptığı araştırma sonucu lipödem hastası olduğunu anladı.

''Yerli yabancı tüm kaynakları taradım. Yapılan vaka çalışmalarını inceledim. Öncelikle bana konulan teşhisleri yapılan bilimsel çalışmaların verileriyle kendi kendime çürüttüm. Koyulan teşhislerden en mantıklısı olan “Lenfödem” bile olamazdım, çünkü şişen bacaklarımın altında minnacık duran ayaklarım vardı. Hastalık ayaklarımı etkilememiş olamazdı lenfödemde. Kaderci doktorun dediği gibi yapım da olamazdı, hayatımın çok büyük bir bölümünü normal vücut ölçülerinde geçirmiştim, “yapı” dediğiniz şey sonradan olmuyordu. Evet çok kilo almıştım ama bir terslik vardı, bacaklarımın dizden yukarısı ile aşağısı aynı orantıdaydı. Bölgesel çalışabileceğim fiziksel egzersizler yapmaya başladım, enteresan bir biçimde göbek bölgemden ve kalçamdan kilo verip özelikle diz altımın hiç etkilenmediğini fark ettim. Her şeyden önce fiziksel bir ağrı vardı ve dokununca çürüyordu tenim, bir gariplik vardı. Sinek ısırsa yıllarca yara izim kalıyordu. En son lipödem denilen ve hakkında çok da şey bilinmeyen hastalıkla karşılaştım..''
Psikoloji olarak da hastalığından çok etkilenen Seda Diker Uğraş, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Yener Demirtaş tarafından yapılan ameliyatla yaşadığı kabustan kurtuldu.
“Çizmelerime, eteklerime, eski orantılı fiziğime, xs olmasa da “small “bedenime tekrar kavuştum. Bacaklarım artık şişmiyor dolayısıyla acımıyor da. Ameliyat öncesinde taş gibi olan dizlerimin aşağısı şu an pamuk gibi yumuşacık. Tekrar kendi cinsiyetimde var olduğumu hissediyorum. Lipödem bir an önce devletin sigorta kapsamına giren hastalıklar kategorisinde yerini almalı. Çalışma hayatını, aile hayatını, bir insanın psikolojik dünyasını yerle bir eden bir rahatsızlık bu. Farkındalık ve bilinçlendirme çalışmalarına önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum.”
Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Yener Demirtaş, halk arasında genellikle estetik bir girişim olarak bilinen “liposuction”ın, özel bir formatta lipödem tedavisinde de kullanıldığını belirtiyor.
“Bu amaçla uygulanacak “liposuction”, estetik amaçlı “liposuction''dan farklı olup lipödem konusunda deneyimli merkezlerde ve deneyimli plastik cerrahlar tarafından uygulanmalıdır. Çünkü lipödem tedavisi için yapılacak girişimde, büyük miktarlarda yağ alımı gereklidir ve hastaların olası komplikasyonlardan korunması için bir takım ekstra hazırlıklar gerekir. Tedavide özel 'liposuction' kanüllerinin kullanılması söz konusudur ve hastalar ameliyat sonrasında kişiye özel hazırlanmış korseler giyerler.”


“Lenf Koruyucu VASER Liposuction” adını verdiğimiz ultrason destekli bu yöntemde, yağ hücreleri seçici olarak parçalanır ve daha hassas “liposuction” kanülleri ile alınır. Böylece, işlem sırasında başta lenf damarları olmak üzere kılcal damarlara ve sinirlere verilen hasarı minimuma indirmiş oluruz. Lipödem hastalarında lenf damarlarının korunması özellikle önemli, çünkü “liposuction” lenf koruyucu VASER ile yapılmadığında, lenf damarlarına zarar verebilir ve lipödemin, lipo-lenfödeme dönüşerek daha tehlikeli bir hal almasına neden olabilir.”
“Seda Hanım'a da “Lenf Koruyucu VASER Liposuction” yöntemini uyguladık. Kendisinin kalça, basen, uyluk, diz çevresi, baldır ve bilek bölgesinden yaklaşık 10 litre yağ aldık. Seda Hanım, ameliyat sonrası kendi üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdi; daha sağlıklı beslenmeye başladı, düzenli sporunu yaptı ve kilo vermeye devam etti. Böylece altı ay gibi kısa bir sürede mükemmele yakın bir sonuç elde ettik. Bu ameliyatın lipödem tedavisindeki en faydalı özelliklerinden biri de bu zaten. “VASER Liposuction”dan önce diyet ve egzersize dirençli olduğu için verilemeyen vücudun alt yarısındaki kilolar, ameliyattan sonra verilebiliyor, özellikle ilk altı ayda. Bu dönemde hastanın kullandığı kişiye özel korsenin de sıkılaştırıcı etkisi devam ediyor.”

Doç. Dr. Yener Demirtaş , halk arasında “armut” tipi vücut olarak bilinen; kalça, uyluk ve bacaklarda aşırı yağ birikmesine bağlı anormal, simetrik şişlik olarak görülen lipödem, yani “Ağrılı Yağlanma Sendromu”nun ileri evrelerde kişilerin yürümesini engelleyecek boyuta ulaşabildiğini kaydediyor.
''Kadınların yaklaşık %15'ini etkileyen bu durumun, bir ailenin birden fazla kadın ferdinde görülme riski oldukça yüksektir ve gerekli önlemler alınmazsa, lipödem hemen daima ilerleyicidir.''
Lipödemin erken evrelerinde vücudun üst tarafının çok ince olabildiğini belirten Doç. Dr. Yener Demirtaş, üst kısmın ince olmasına rağmen yağların bel ile ayak bileği arasındaki bölgede kontrolsüzce biriktiğini vurguluyor.
''Kilo aldıkça kalça, uyluk ve bacak daha çok şişer. Ancak kilo vermeyle bu bölgelerdeki yağlanma azalmaz ve kilo kaybı vücudun üst kısmından olur. Bacağın alt kısmında biriken yağ dokusu, ayak bileğinden ayağa sarkan halka şeklinde bir şişliğe sebep olabilir. Bacaklarda öğleden sonraları artan şişlik gece uykuda azalabilir. Özellikle ileri evrelerde bacaklarda belirgin bir ağrı ve kolay morarma söz konusudur. Hastaların yaklaşık üçte birinde kollarda etkilenir; omuz ile dirsek arasında şişlikler ortaya çıkar.”
Lipödemde diyet ve sporun tek başına çözüm olmadığını belirten Doç. Dr. Yener Demirtaş; “Hastalara genellikle şişman oldukları ve kilo vermeleri gerektiği söylenir. Fakat lipödemin sebep olduğu yağlanmada diyetle belirgin azalma sağlanamaz'' diyor.

“Lipödem, ABD istatistiklerine göre kadınların % 10 ile % 15'ini etkilemektedir. Bizim gözlemlerimize göre bu oran ülkemizde daha da yüksektir. Ne yazık ki bu yüksek orana rağmen lipödemli hastalar doğru tanıyı alamamakta ve doğru tedaviye ulaşamamaktadır. Bu durumun iki temel sebebi vardır:

1. Kadınlar, ergenlikten sonra, hatta özellikle gebelik ve doğumdan sonra vücutlarının alt taraflarına aldıkları kiloları normal "KADIN TİPİ YAĞLANMA" zannetmekte ve bu durumun bir hastalık olabileceğini düşünmemektedirler.
2. Hekimlerin çok azı lipödem diye bir hastalığın varlığından haberdardır, diğerleri de bu durumu obesite olarak değerlendirip hastalara diyet ve spor önermektedirler. Hasta bu yöntemlerle vücudunun alt tarafından kilo veremediğinde hekimine ve uyguladığı tedaviye güveni sarsılmakta, hatta kilo vermeye çalışmaktan tamamen vazgeçmektedir.
Lipödemle ilgili şikayetleri olan ancak henüz lipödem tanısı alamamış bir hastanın başına gelebilecek en güzel şey herhalde "LİPÖDEM" kelimesiyle tanışmak, böyle bir hastalığın var olduğunu ve tedavisinin mümkün olduğunu öğrenmek olacaktır!”

Yeni Şafak