Aliağa 525 Sokak’ta 13 Eylül 2013 tarihinde meydana gelen olayda, eşinden boşandıktan sonra iki kızıyla birlikte yaşayan ve birahanede garsonluk yapan Gülseren Süngü’nün cesedi, eve gelen minibüs şoförü erkek arkadaşı E.Ş. tarafından bulundu. Polisin ifadelerine başvurduğu kadının kızları Ş.P. ve B.P., annelerinin sabah saatlerinde kendilerine para verip, "İzmir’e gezmeye gidin" dediğini, bu nedenle evde bulunmadıklarını söyledi. Çelişkili ifade veren kız kardeşlerden birinin ayaklarındaki kan izinden şüphelenen polisin ayrı ayrı yaptığı sorgu sonrasında, annelerini öldürdükleri belirlendi.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde 2 yıllık Muhasebe Bölümü’nü kazanan Ş.P.’nin okulunu yarım bırakıp kaydını dondurduktan sonra döndüğü Aliağa’da sık sık annesi Gülseren Süngü’yle kavga ettiği öğrenildi. Olay günü de birahanede çalışan anneleriyle konuşup eve erkek getirmemesi yönünde söz alan kız kardeşlerin, kontrol amacıyla saat 06.00 sıralarında uyanarak annelerinin yanına gittikleri belirlendi. Kızlarının kendisini kontrol etmelerine sinirlenen Gülseren Süngü’nün iddiaya göre mutfaktan bıçak aldı. Burada çıkan boğuşmada, Süngü, kızları tarafından elinden alınan bıçakla öldürüldüğü belirtildi.

KARDEŞLERİN BİRİSİ 20, DİĞERİ 10 YIL CEZA ALDI


İki kız kardeş hakkında Karşıyaka 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı. 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmalar sonunda mahkeme heyeti üst sınırdan tahrik indirimi uyguladı, abla Ş.P. 20, B.P. ise 10 yıl hapis cezası aldı.

Ağır tahrik indiriminin üst sınır değil alt sınırdan uygulanmasını isteyen kız kardeşler, cezayı çok bularak Yargıtay’a gitti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da, yüksek mahkemeye sunduğu mütalaasında kız kardeşleri sevindirdi. Mütalaada savcılık, annelerini bıçaklayıp öldüren iki kız kardeşin aldığı cezayı çok bulup TCK’nın 29’uncu maddesi gereğince, ’makul oranda indirim verilmesi gerekirken, asgari oranda indirim yapmak suretiyle sanıklara fazla ceza verildiğini’ gerekçe gösterip bozma istedi.

YÜKSEK HAKİMLER GÖRÜŞ ALMADAN KARAR VERMEDİ

Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bozma isteğine rağmen Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi hakimleri buna uymadı ve dikkat çeken bir karara imza attı. Yüksek hakimler, bu yönde bir talep olmamasına rağmen kurbanın anne ve kadın olmasından dolayı, Aile ve Sosyal Bakanlığı’ndan konuyla ilgili görüşünün sorulmasına karar verip dosyayı yerel mahkemeye gönderdi.

BAKANLIK AVUKATLARI CEZAYI AZ BULDU

Görüşleri alınan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatları, dosyaya müdahil olduktan sonra da mahkemeye taleplerini sundu. Buna göre, bakanlık avukatları, katil kız kardeşlere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görüşünün aksine ’haksız tahrik’ ile ’iyi hal indirimlerinin’ fazla uygulandığını bu nedenle de az ceza verildiğini savunup kararın bozulmasını istedi. Dosya tekrar gönderildikten sonra Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi ya kararı onayacak, ya da bozacak.

Kız kardeşlerin avukatı Hakan Turan, "Ben müvekkillerimin fazla ceza alacaklarını düşünmüyorum. Temyiz gerekçelerimiz ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görüşü aynı yönde. Kararın bozulacağını ve müvekkillerimizin daha az ceza almasını bekliyorum. Alt sınırdan ceza alacaklardır" dedi.