AK Parti Diyarbakır milletvekili aday adayı Suna Kepolu, çözüm sürecinin halkın ve devletin geçmişi unutup birbirine sarılması olduğunu belirterek, “Güneydoğu’da Kürtçe kanal izlemek için alınan çanak antenlerin asker görülünce yönünün değiştirildiği bir dönemden bugünlere geldik. Bu sürece sahip çıkmalıyız” dedi.
Bölgede “hanım ağa” olarak tanınan AK Parti’nin Diyarbakır milletvekili aday adayı Suna Kepolu, farklı yönleri ve yaşam hikayesi ile dikkat çekiyor. Kepolu, Silvan’ın yaklaşık 10 kilometre dışındaki çiftliğinde bilinen “ağa” imajının dışında bir hayat sürüyor. Çiftliğinde ağırladığı misafirlerine yemek yapan, bölgedeki husumetli aileleri barıştırmak için çaba gösteren, tarlalarında çalışanları ile birlikte ekin süren Kepolu, zaman zaman bozulan traktörleri bile kendi tamir ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın koyu bir hayranı olan ve çözüm sürecinin nihayete ulaştırılması gerektiğini savunan Kepolu, süreç için kendini model olarak gördüğünü ifade etti. Kepolu, İHA’ya hem aile hem de siyaset yaşantısı ile ilgili açıklamalarda bulundu.
“BABAMIN VEFATININ ARDINDAN HAYATLA TANIŞTIK”
1972 yılında doğduğunu belirten Kepolu, siyaset ile Adalet Partisi ve ANAP’ta 3 dönem milletvekilliği yapan babası Mahmut Kepolu sayesinde tanıştığını ifade etti. 1987’de ağabeyini, 8 ay sonra ise babasını kaybettiğini anlatan Kepolu, “5 kız kardeş ve annem kaldık. Babamızın bize bıraktığı toprakları korumak adına mücadele ettik. Hayatla o zaman tanıştık. 1999’da da hem siyaseten hem de aileye sahip çıkma adına babamın koltuğuna oturdum. 9 yıl DYP’nin Silvan ilçe başkanlığını yürüttüm. Merkez kararda ve tarım komisyonunda görev aldım. 9 yıllık siyasetin ardından eşimle tanıştım. Trabzonlu eşim. Sevdik birbirimizi ve evlendik” dedi.
2008 yılında partisinin kongresinde oylarını kullandıktan sonra eşi ile kendi yaşantılarına çekildiklerini anlatan Kepolu, “Siyasete bir süre ara verdik. Eşim Trabzon’da kendi işlerini kurdu. Burası da bizim baba ocağımız ve babamdan bize kalan topraklar var. Benim de işim buradaydı. Bu yüzden evlendikten sonra da hiç bırakmadım burayı. Elimden geldiği kadarıyla hem topraklarla hem de insanlarla ilgilendim. İnsanların derdine faydalı olmak istedim. Burada babamdan kalan bir yapı var. Bu evin kapısına gelenin ihtiyacı ne olursa olsun boş gönderilmez. Biz de aynı şekilde devam ediyoruz. İnsanların derdine elimizden geldiğince çare olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
“ALLAH CUMHURBAŞKANINA CESUR BİR YÜREK VERMİŞ”
Siyasete verdiği arayı bu yıl sonlandırdığını dile getiren Kepolu, “Zaten AK Parti’den uzak bir insan değilim. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hayranıyım. Çünkü bir lider. Benim babam da kendi ailesinin lideriydi. Sıfatlar çok önemlidir. Allah bütün sıfatları vermiş Sayın Cumhurbaşkanı’na ve cesur bir yürek vermiş. Bunlar çok önemlidir. Cumhurbaşkanımız Allah tarafından hem liderlik kabiliyeti hem de cesur bir yürek verilmiş. Bugün baktığımız zaman Cumhurbaşkanı Türkiye ve bu bölge için çok önemli çalışmalar yaptı. Ben bu bölgede siyaset yaptım, bu bölgede yaşadım. Bu bölgenin çektiği acıları çeken, anlayan bir insanım. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı da Türkiye geçmişine bakıldığı zaman bu ülke ve bu bölge için çok şey yaptı” dedi.
“NANKÖR OLMAMAK VE YAPILANLARI GÖRMEK GEREK”
AK Parti iktidarı öncesinde Kürtçe kasetlerin saklandığına ve bir Kürt televizyon kanalının bile bulunmadığına işaret eden Kepolu, “Uydu üzerinden Kürtçe kanallar olurdu ve insanlar bunları izlerdi. Ancak uzaktan bir asker bile görüldüğünü bırakın kanal değiştirmeyi, çanakların yönü değiştirildi. Şimdi TRT’nin bile Kürtçe kanal açması çok önemli ve çok ciddi şeyler. Nankör olmamak lazım. Bunları görmek ve şükretmek lazım. O kadar baskıcı bir yerden özgürce bir yere geldik” diye konuştu.
“HERKES ÇÖZÜM SÜRECİNE SAHİP ÇIKMALI”
Çözüm sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Kepolu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çözüm süreci halkın ve devletin geçmişi unutup ve karşılıklı olarak, dürüstçe birbirine sarılmasıdır. Benim eşim Trabzonlu, ben de Diyarbakırlıyım. Bir evladım var, Türk ama anadili Kürtçe. Biz kendi evimizde hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz. Trabzon’da Kürt olarak hiçbir sıkıntı yaşamadım. Eşimde burada yaşamadı. Biz bunu kendi evlerimizde yaşıyorsak neden sokakta yaşamayalım. Ben kendimi barış süreci için model olarak gördüm. Bu nedenle de aday adayı oldum. Kürt halkı için şunu konuşuyorum ve şunu söylemek istiyorum; bugüne kadar yapılanı da demokrasi ve özgürlükler adına görmek lazım. Bu sürece sahip çıkmak lazım. Kim çomak sokmak isterse karşısında durmalıyız. Özellikle anneler bunu yapmalı. Bunu sokağa indirmeliyiz ve sokakta da sahip çıkmalıyız.”