Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 27 Aralık’tan bu yana çıkan provokatif olaylarda 7 kişinin yaşamını yitirdiğini belirterek, devletten, vatandaşların yaşama hakkını korumak için gerekli tedbirleri almasını istedi.
Baro Başkanı Antmen, dün Cizre’nin Yafes Mahallesi’nde 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın başından vurularak öldürülmesi üzerine yazılı bir açıklama yaptı. Antmen, basından öğrenebildikleri kadarıyla Cizre’de 27 Aralık 2014 tarihinde çıkan olaylarda 65 yaşındaki Abdullah Deniz, 19 yaşındaki Yasin Özer, 15 yaşındaki Barış Dalmış’ın yaşamını yitirdiğini, 5 kişinin de yaralandığını anımsattı. Olaylar sırasında yaralanan 32 yaşındaki Zeki Alar’ın da 4 Ocak 2015 tarihinde hayatını kaybettiğini dile getiren Antmen, “6 Ocak 2015 tarihinde 14 yaşındaki Ümit Kurt, kalbine isabet eden tek kurşunla yaşamını yitirmiş, Çeli Akça isimli bir kişi yaralanmıştır. 7 Ocak 2015’te çıkan olaylarda ise 12 yaşındaki Muhammed Soğat’ın yüzünden vurulduğu haberleri yayınlanmıştır. Son olarak 14 Ocak 2015 tarihinde 12 yaşındaki Nihat Kazanhan başından vurularak öldürülmüştür” dedi.
Cizre’de Aralık ayından bu yana provokatif olayların yaşandığının yetkili makamlar tarafından da kabul edildiğini kaydeden Antmen, “Olaylar devam ederken Sayın Başbakan tarafından ve dün Sayın İçişleri Bakanı tarafından provokasyonlar yapıldığına dair açıklamalar basında yer bulmuştur. Cizre’de vatandaşların yaşama hakkına yönelik saldırıların arttığı ve provokasyonlar yapıldığının yetkili makamlar tarafından kabul edildiği bu dönemde, devlet, vatandaşların yaşama hakkını korumak için gerekli tedbirleri almak, barışçıl olmayan gösterilere orantılı bir şekilde müdahale etmek, barışçıl gösterilerde göstericilerin güvenliğini sağlamak, yaşamını kaybeden vatandaşların ailelerinin soruşturma aşamasında takip edilen işlemlere etkili katılımını ve şeffaflığı sağlamak, faili/failleri bulmaya yönelik etkin ve bağımsız bir soruşturma yürütmek, fail/faillere işlenen suçun ağırlığına uygun ceza vermek, birbirine karşı şiddet kullanmak isteyen farklı siyasi anlayış gruplarını engellemekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, niteliği bakımından, devlet ile vatandaşlarının arasındaki güveni tesis edecek demokratik hukuk devleti olmanın gerektirdiği önemli ve barış içinde bir arada yaşama bakımından hayati bir yükümlülüktür. Ülkemizde birlikte yaşam kültürünün içselleştirilmesi ve hukukun evrensel normlarının hakim kılınması dileğimizle” ifadelerini kullandı.