İSTANBUL, () İSTANBUL Barosu Başkanlığı'nca yapılan açıklamada, "Büyük zaferin 93. Yıldönümünü kutlarken, bağımsızlık ve özgürlük uğruna can veren şehitlerimizi, gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Türkiye’yi yeniden Sevr koşullarına sürüklemenin, ülkenin siyasi sınırlarını küçültmenin sinsi hesaplarının gönüllü taşeronluğuna soyunanlara, emperyalizmin bölgesel tetikçiliğini yapanlara, 30 Ağustosun tarihsel derslerini hatırlatmak istiyoruz" denildi.

Açıklama şöyle;

"Küçük Asya’nın fethi rüyasıyla 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkıp Anadolu içlerine ilerleyen Yunan Ordusu’nun zafer rüyasının karabasana dönüştüğü tarihtir 30 Ağustos 1922.
Şark Meselesi ya da Doğu Sorunu Osmanlı coğrafyasının emperyalistlerce paylaşılmasının kod adıydı. 1914 – 1918 yılları arası 4 yılı aşkın süren 1.Dünya Savaşı Osmanlı mirasının paylaşılmasının savaş yoluyla sağlanmasına yönelikti.
Savaş emperyalistlerin tahmininden uzun sürdü. Türkler vatanlarını savunmak için Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Basra’da, Bağdat’ta, Sina’da, Filistin’de, Arap Yarımadasında ölümüne direndiler. Bu uzun savaşta ekonomik ve insani kaynaklarının son sınırına gelen Osmanlı, 30 Ekim 1918’de ağır hükümler içeren Mondros Ateşkes metnini imzalamak zorunda kaldı.
İngiliz Fransız bağlaşıkları kendilerine kolay bir zafer sunmayan, her cephede direnen Türkleri Anadolu coğrafyasından da silecek, vatansız bırakacak bir barış (!) için hazırlıklara başladılar. Türklere kölelik ve yok olmaktan başka seçenek bırakmayan, topyekun intihar anlamına gelen Sevr metnini dayattılar.
İşgal İstanbul’unun Mütareke Hükümetleri ve saltanat makamı, emperyalist dayatma karşısında teslimiyeti, Türk milleti ise direnmeyi seçti. 19 Mayıs 1919, Mustafa Kemal önderliğinde işgale ve esarete karşı direniş kıvılcımının simgesel tarihtir.
Türk milletinin ölüm fermanı Sevr’i zorla kabul ettirmek için Anadolu’ya gönderilen; Mustafa Kemal’in ‘Katiller sürüsü” olarak tanımladığı Yunan Ordusu’na karşı verilen destansı savaşın dönüm noktası 26 Ağustos 1922’dir. Türk Ordusu’nun şafak sökerken başlayan “Büyük Taarruz”u 30 Ağustos’ta yapılan meydan savaşında Yunan Ordusu’nun asli unsurlarının imhasıyla sonuçlanır. 30 Ağustos 9 Eylül 1922 tarihleri ise Katiller sürüsünün çıktıkları yerden, Kordon’dan denize dökülmeleriyle sonuçlanacak bir kaçıp kovalamacadır.
Büyük Zaferin arkasındaki esas güç Türk halkının esarete karşı ölüm pahasına özgür ve bağımsız yaşama iradesidir. Türk halkının temsilcilerinden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi ( TBMM ) verilen mücadelenin meşruiyet kaynağıdır. TBMM Orduları olarak adlandırılan Türk Silahlı Kuvvetleri ise bağımsızlık mücadelesini zafere götüren silahlı gücüdür.
Türk Ordusu, Türk halkının bağrından çıkmış, özgüvenini ve direnme azmini milletinden alan özelliği ile diğer ordulardan farklı bir konuma sahiptir. Milli Mücadelenin önderi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri, Türk Ordusunun değişmez başkomutanı Atatürk’ün tanımıyla; “ Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan ve her gittiği yere medeniyet nurları taşıyan Türk Ordusu” ülkenin kurtuluşundaki ve kuruluşundaki özellikli konumu nedeniyle halk nazarında bir güven kurumu olagelmiştir. Türk halkı, kurtuluş ve kuruluş kodlarına, Atatürk’ün mirasına duyarlılığı nedeniyle ordusunu ülkenin ve ulusun varlığının teminatı olarak görmüştür.
Büyük zaferin 93. Yıldönümünü kutlarken, bağımsızlık ve özgürlük uğruna can veren şehitlerimizi, gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Türkiye’yi yeniden Sevr koşullarına sürüklemenin, ülkenin siyasi sınırlarını küçültmenin sinsi hesaplarının gönüllü teşeronluğuna soyunanlara, emperyalizmin bölgesel tetikçiliğini yapanlara, 30 Ağustosun tarihsel derslerini hatırlatmak istiyoruz.
Ülkenin Güneydoğusunda etnik ayaklanma, geri kalanında da etnik kaos yaratarak, Türkiye’yi kanlı bir iç savaşın girdabına sürüklemek isteyenleri engelleyecek en büyük gücün Türk halkının özgür, bağımsız, siyasi sınırları değiştirilemeyecek bir vatanda bir arada yaşama arzu ve iradesi olduğuna inancımız tamdır.
İstanbul Barosu, Fıratsız, Diclesiz, GAP’sız, siyasi sınırları küçültülmüş bir Türkiye için emperyalizmin aşağılık tetikçilerince şehit edilen askerlerimizin yakınlarına ve ulusumuza başsağlığı dilerken, bu günkü tablonun sorumlusu olan dünün Açılım mimarlarını da Türk halkının dikkat ve değerlendirmesine sunmaktadır."