AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli, "Türkiye ekonomisi, kadrolu baykuşların maaşlı önyargılarından hiç etkilenmedi" dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ekonomi İşleri Başkanı Canikli’nin; ekonomi gündemine ilişkin twiter hesabı üzerinden değerlendirmelerde bulundu.

"Türkiye ekonomisi, kadrolu baykuşların maaşlı önyargılarından hiç etkilenmedi" diyen Canikli, 2004 yılından beri, her yıl kriz tellallığı yapıldığına dikkat çekerek şunları kaydetti:

"Geldi, gelecek dediler. O kriz hiç gelmedi. Yine de vazgeçmediler, halende kulaklarına fısıldanan fitne tohumlarını saçmaya devam ediyorlar. Boşuna beklemeyin, 100 defa sonuç alamadınız, 101. kez de efendileriniz hayal kırıklığı yaşayacak. Ve Türkiye kararlılıkla yoluna devam edecek, menziline ulaşacak İnşallah.Bazıları kafalarını kuma soksa da, beyazı siyah olarak göstermeye çalışsalar da güneş balçıkla sıvanmıyor.18 yılda Türkiye büyüdü, zenginleşti, güçlendi. Tüm vatandaşların hayat standardı inanılmaz şekilde yükseldi. Herkes, her aile kendi durumunu değerlendirsin. 18 yıl önceki ekonomik gücü ve hayat standardı neydi, bugün hangi seviyede. Bir başkasını değil herkes kendi durumunu karşılaştırsın. Zengini-fakiri, çalışanı-çalışmayanı, işçisi-memuru, genci-yaşlısı, muhalifi-muhalif olmayanı, kısacası herkes bu karşılaştırmayı yapsın. Sadece varlıklarını değil, borçlarını da hesaba katsın. Sonuçta 18 yıldaki refah artışına kendisi bile şaşıracaktır. Hayat standardındaki inanılmaz yükselişi fark edecektir."

Canikli şöyle devam etti:

"Kadrolu bazı baykuşlar, güya kurtuluş reçetesi olarak parasal sıkılaştırmayı ve faizlerin yükseltilmesini öneriyorlar. Ekonomiye giriş derslerinde bile okutulur, eğer pandemi sürecinde olduğu gibi genel ve yoğun bir talep daralması yaşanıyorsa, hem talebi kamçılamak ve hem de yatırımları tahrik etmek amacıyla parasal genişlemeye gidilir ve faizler düşürülür.

Korona sürecinde ABD Merkez Bankası 2.5 trilyon dolar ek parasal genişlemeye başvurdu. 2.5 milyar değil, 2.5 trilyon dolar para bastı. Benzer bir durum Avrupa için de geçerli. Avrupa Merkez Bankasının piyasaya enjekte ettiği likidite 2.3 trilyon avroyu aştı. Hem Amerika’da ve hem de Avrupa’da faiz oranları sıfıra doğru ilerliyor, reel faizler negatif olarak uygulanıyor. 2008 krizinde de hem ABD ve hem de AB aynı genişletici ekonomik politikaları uygulamışlardı. 2008 krizinde ABD Merkez Bankası piyasaya ilave 4 trilyon dolar likidite sağlamıştı. Elbette T.C. Merkez Bankası da bu dönemde parasal genişlemeye başvurdu. Ancak piyasaya sağlanan bu likidite, ABD Merkez Bankasının sağladığı likiditenin sadece ikibinde biri kadar. Evet pandemi sürecinde ABD Merkez Bankası, T.C Merkez Bankasından tam 2.000 kat daha fazla likidite sağlamıştır.

Tüm bu gerçekler ortadayken, IMF ve benzeri kuruluşların şablon ekonomik programlarının otomatik pilotu olmaktan öteye geçemeyen ve ekonomik kapasitesi olmayan bazı kadrolu baykuşlar bu parasal genişlemeyi eleştiriyorlar.

Böyle bir dönemde parasal genişleme olmayınca faizler yükselir. Kredi faizleri yüzde 25’in üzerine çıkar. Bu faiz oranı ile otomobil, beyaz eşya, konut ve diğer tüketim ürünlerine talep artışı olmaz, özellikle yatırımcı firmaların bu kadar yüksek faizle yeni yatırım yapmaları mümkün olmaz, yüksek finansman maliyeti nedeniyle binlerce şirket iflas ederdi."

"Eğer Cumhurbaşkanımızın kararlılığı ve isabetli öngörüsü sonucu faiz oranları düşürülmemiş olsaydı Türkiye Ekonomisi pandemi sürecinden çıkamazdı, çökerdi" değerlendirmesini yapan Canikli şunları dedi:

" Üretim dibe vururdu, işsizlik yüzde 40’ları aşardı, alacaklarını tahsil edemeyen bankacılık sistemi büyük yara alırdı. Yani, faiz geliri elde eden yerli ve yabancı sermaye sahipleri hariç herkes kaybederdi, Türkiye kaybederdi. Parasal sıkılaştırımaya gidilmeyerek faizlerin düşürülmesi ekonomik göstergelerin hızla, pandemi öncesine dönüşünü ve ekonominin şahlanmaya devam etmesini sağlamıştır.

Türkiye Ekonomisi 2020 yılının ilk çeyreğinde yüzde 4.5 gibi bir oranda büyümüştür. Bu oran dünyadaki en yüksek büyüme oranıdır. Yani Türkiye ilk çeyrekte büyümede Dünyanın lideridir. Daha ötesi var mı? Parasal genişlemeyi ve düşük faiz politikasını eleştirmek ve temsilcisi oldukları sermayenin avukatlığını yapmak için parti bile kuracak kadar kökü dışarıya bağlı olanların manipülatif kehanet ve temennileri hiç bir zaman gerçekleşmeyecektir. Döviz kurundaki dalgalanmalarla Türkiye Ekonomisi ilk defa karşılaşmıyor. Her seferinde gemi fırtınayı atlatmış ve güvenli limanlara ulaştırılmıştır. Bu seferde sakinleşme sağlanacaktır. 180 milyar dolar ihracatı olan ve her yıl 50 milyon turisti ağırlayan bir ekonomiye döviz üzerinden yıkıcı bir operasyon çekilemez. 18 yıldır her alanda sayısız reforma imza atarak tarih yazan Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, daha güçlü ve tam bağımsız Türkiye yolunda kararlılıkla yürümeye devam ediyoruz..."