Şırnak'ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerinde 26 Mart 1994 tarihinde savaş uçaklarının bombardımanı sonucu ölen 38 kişinin yakınları, olay hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen kararı değerlendirdi.

AİHM'nin Şırnak'ta 26 Mart 1994 tarihinde savaş uçaklarının iki köyü bombalayarak 38 kişinin ölümüne neden olduğu gerekçesiyle Türkiye'yi 2 milyon 305 bin Euro tazminat ödemeye mahkum etmesini değerlendiren olayın mağdurları öncelikle paradan çok faillerin yargılanmasını istediklerini söyledi. Açıklanan kararı değerlendiren mağdur köylüler, olay esnasını anlatarak, bu tür olayların bir daha yaşanmaması temennisinde bulundu. Koçağılı köyünde ikamet eden ve babası, kızı, yengesi ile birlikte toplamda 6 kişiyi kaybeden mağdur köylülerden Hamit Kaçar, “Sabah saat 09.00 gibiydi. Helikopter geldi. İşaret attı. İşaretten sonra bir iki uçak Güneşdağ tarafından geldi. Köyler bombalandı. İlk önce duman içinde kaldık. Dumandan sonra bir helikopter geldi. Uçaksavar ile tüm evleri taradı. Hiçbir ev ayakta kalmadı. Hepsi yıkıldı gitti. Bizden 6 tane gitti. 14 kişi bizim köyden gitti. 20-30 kişi yaralı vardı. Önemli olan faillerin cezalandırılmalarıdır. Biz bunu istiyoruz. Biz hiç bir şey yapmadan, gelip bizi bombaladılar. Bizi insan saymadılar. O gün herkes köyde olsaydı, hiç kimse kalmazdı. Kimi yaprağa, kimi çobanlığa gitti. Ufaklar kalmıştı hep bebek, o bebeklerin, o ihtiyarların ne suçu vardı. Biz ne yapmışız ki, gelip bizi o şekilde bombaladılar. Bu insanlık dışı bir olaydı. Evlerimizin hiç biri kalmadı. Sadece cami kaldı ayakta" dedi.

"PARA İSTEMİYORUZ, FAİLLERİN YAKALANMASINI VE CEZALANDIRILMASINI İSTİYORUZ"

Olayda annesini ve kız kardeşini kaybeden İbrahim Kıraç ise güneşli bir günde köylerinin bombalandığını dile getirdi. Kıraç, "Olay 26 Mart 1994 tarihinde meydana geldi. Türk savaş uçakları tarafından köylerimiz bombalandı. Açık bir gündü, gündüz, güneşli bir gün. Olayda annemi ve kız kardeşimi kaybettim. Köyden toplam 14 kişi hayatını kaybetti. Yaralılar da vardı. Bende evin bahçesinde oturuyordum. Birkaç kişi ile helikopteri seyrediyorduk. Helikopter geldi. Bir duman izi bıraktı. Ardından savaş uçakları geldi. İlk attığı bombada, amcalarımın evine isabet aldı. Biz kaçtık, kaçabilenler kaçtı. Diğerleri çoluk çocuk, kadınlar zaten köyde kaldılar. Bizim isteğimiz para değildi. Zaten para olduğunu bilseydik dava açmazdık. Biz bu olayın faillerinin yakalanması için başvurduk. Faillerinin cezalandırılmasını, bundan sonra böyle bir olay olmaması için, bu faillerin cezalandırılmasını istiyoruz" diye konuştu.

BOMBALAMADA KÖYLÜLER CAMİYE SIĞINDI

Türkçe bilmediği için Kürtçe açıklamalarda bulunan Ahmet Bengi; olay esnasında köylülerin çoğunun camiye sığındığını söyledi. Bengi, "Bombalama bittikten sonra koşarak buraya geldim. Baktım köylülerin çoğu camiye girmişler, diğerleri de aşağıya doğru kaçtılar. Buraya geldim buradan sesler geliyordu, elle kazıdım ve bazı cesetleri gördüm, komşumuzun kızı da annemin kucağında ölmüştü. Eşim altında kalmıştı, kızım ölmüştü, kardeşimin kızı da öldü, bizim aileden 5 kişi öldü. Bizim derdimiz bunu yapanların ismi çıksın ve ceza verilsin, derdim para değil, para bana dert değil, kızımın tırmığını bütün dünyaya vermezdim para istemiyorum, bizim derdimiz bu olayı yapanların cezalandırılmasıdır" şeklinde konuştu.

"ADALET YERİNİ BULSUN"

Türkçe bilmediği için Kürtçe konuşan Emine Kaçar ise bu olayda adaletin yerini bulmasını istediğini söyledi. Kaçar, "Ben o olayda annemi, kardeşimi, yeğenimi, amcamın kızını, amcamın oğlunu ve dedemi kaybettim. Olay zamanında ben köydeydim, uçaklar geldi ve köyü bombaladı. Bu olaya karışanların cezalandırılmasını ve adaletin yerini bulmasını istiyorum" dedi.