Kuraniş Vadisi’ni tutan Irak sınırının sıfır noktasındaki Karaçalı Hudut Bölüğü görüntülendi. Daha doğru tanımıyla “Üs bölgesi” diye adlandıran 2030 metre rakımlı “Kartal Yuvası'. Çünkü bu sıfatı bölgenin stratejik önemi ve bölüğün konumu nedeniyle fazlasıyla hak ediyor.
Milliyet muhabirleri Tunca Bengin - Bünyamin Aygün, Kartal Yuvası'na gitti. Şöyleki; uçsuz bucaksız dağları, tepeleri gören Karaçalı Üs Bölgesi Şırnak-Uludere-Gülyazı hattına hakim 2250 metre rakımlı Düğün Dağı ile 2150 metre rakımlı Beyaz Tepe’nin tam ortasında kalıyor. Hemen karşısında yer alan (1800 metre uzaklıkta) Irak sınırları içindeki 2147 rakımlı tepenin zirvesinde PKK mevzileri, arkasında ise bölücü terör örgütünün en önemli kamplarından Haftanin bulunuyor.

'KALEKOL' GİBİ DEĞİL


Buranın önemini artıran asıl özellik ise çözüm sürecini fırsat bilip bu kritik bölgeye yerleşen PKK’nın 18 Ağustos 2015’de başlatılan operasyonla uzaklaştırılarak Irak içlerine çekilmeye zorlanması. Çok miktarda el yapımı patlayıcılar ve tünellerle birbirine bağlı mağaraların imha edilip 21 Ağustos 2015’de zirvesine Türk bayrağı dikildikten sonra da bu bölüğün konuşlandırılması...

‘Kartal Yuvası’nın Mehmetçikleri, siperlerin dibindeki bölümde uyuyor.
Hemen söyleyelim bölük denilince batıdaki örnekler ya da Güneydoğu’daki yeni versiyon özel tahkimatlı “Kalekol”lar gibi bir yer akla gelmesin. Burası çevresinde iki metre yükseklik ve bir metre genişliğinde akerdeon denilen içi taş ve kumla dolu siperlerle korunaklı hale getirilmiş üstü açık 800-900 metrekarelik bir alan. O nedenle de sürekli havan saldırısı ya da karşısındaki tepede mevzilenen PKK’lı keskin nişancıların tehdidi altında.

Mehmetçik, son teknoloji ürünü dürbünlerle sürekli teröristleri gözlüyor.
Tabii aynı tehdit bölüğün en büyük lojistik desteği helikopterler için de geçerli... Çünkü bölüğe tam anlamıyla yerleştiği 29 Ağustos’dan bu yana 61 tane havan saldırısı yapılmış, keskin nişancıların iki atışı da siperlerin bitişiğindeki zırhlı araca isabet etmiş.

TEK LÜKS SICAK ÇAY


İşte bu yüzden de bölüğün içinde daha doğrusu kum torbalarının arkasında çelik miğfer ve yeleksiz dolaşmak kesinlikle yasak. Nitekim aynı zorunluluk çok korunaklı nadir yerler dışında bölüğe giren ilk gazeteciler olan bizler için de geçerliydi...
Özetle Karaçalı Hudut Bölüğü güvenlik gerekçesiyle beşten fazla kişinin birada olmasına izin verilmediği, ülkenin dört bir yanından gelen Mehmetçik’in bir bölümünün siperlerin dibine serdiği matlarda sırt sırta yattığı, uyanık olanların da omuz omuza mevzilerde eller tetikte , yüksek savaş teknolojisiyle ufku gözetlediği çok özel bir cephe hattı...
Dahası, tek lüksün bir bardak sıcak çay içmek olduğu bu bölükte, yaşamda kalmanın kuralı da tek:
Görünmeden görmek, ölmeden dönmek...


TEKNOLOJİK ÜSTÜNLÜK


Sınır taşınının tam üstüne konuşlanan bölükte bir ara kriptolu haberleşme sisteminde yaşanan yoğunluk dikkatimizi çekiyor. Hemen arkasından gelen “ateş emriyle” de tanklar kilometrelerce uzaktaki hedefleri vuruyor. Mobil Keşif Gözetleme Sistemi’nin hedefe kilitlendiğini belirten sorumlu komutan bilgi veriyor:
“Mobil Keşif Gözetleme Sistemi, Termal Kamera, Şahin Göz gibi teknolojik üstünlüklerle gece-gündüz her türlü hava koşullarında terörist hareketliği tesbit edilerek hedefler yok ediliyor. Teröristlerin ıslak şemsiye kululanarak sistemi yanıltmaları da söz konusu değil. Çünkü sistemler sadece ısıyla bağlantılı değil, her şekildeki hareketliliği anında saptıyor. 4,5 kilometre uzağı gören kameralar var.”

BÖLÜKTE TEK SES: HUDUT NAMUSTUR


Bayram sabahında 48. Hudut Tugay Komutanı Tuğgeneral Vahap Özoğlu’yla birlikte bir kuş gibi işte bu tepeye konuyoruz. Daha doğrusu zirveye çok yakın bir düzlüğe. Çünkü tepenin hemen arkasındaki dağlarda mevzilenen PKK’lıların içinde bulunduğumuz Skorksy’e saldırı olasılığı çok yüksek..
İndiğimiz kısmen alçak noktadan yürüyerek zirveye tırmanıyoruz. Vardığımızda hazırolda tek başına bekleyen Bölük Komutanı Piyade Yüzbaşı Fahri Eybek, Tuğgeneral Vahap Özoğlu’na Hudut Tekmili veriyor:
“Asil Türk milletinin namus ve şerefini Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü sorumluluk bölgemde korumakla görevli gözetleyiciyim, gözüm sorumluluk bölgemde kulağım komutanda vatan ve millet için seve ölmeye hazırım komutanım”
Bu tekmilin tüm hudut birlikleri için geçerli olduğunu söyleyen Tuğgeneral Özoğlu hemen sonrasında da bize bu tepenin önemi ve özelliklerini anlatıyor:
“18 Ağustos’taki operasyon kararından üç gün sonra tek bir PKK’lı kalmadı ve buraya Türk bayrağını diktik. Sonra da buradaki el yapımı patlayıcı tuzakları ve mağaralardan zirveye çıkan tünelleri imha ederek 29 Ağustos’ta bölüğü fiilen açtık. İlerde anlatabileceğimiz bir şey var yani, bu gurur da bizlere yetiyor. İnşallah kış gelmeden de modüler üs bölgesi yerleşecek.”


RÜTBE FARKI YOK


Tugay komutanıyla siperlerin arkasında dolaşırken, bu bölükte rütbe farkı olmadığına tanık oluyoruz. Yanlış anlaşılmasın elbette bölükte askeri hiyerarşi var ama yatma, yeme - içme gibi konularda hiçkimsenin birbirinden farkı, ayrıcalığı yok. Yani bölük komutanı da diğer subay, astsubaylar da erler gibi siperlerin dibine serilen matlar (uyku tulumlarının altına serilen yalıtım malzemesi) ve uyku tulumlarında yatıyor.. Konserve (et, balık, tavuk, kavurma, barbunya değişiyor) lavaş ekmek ve sudan oluşan kumanyayı yiyor. Sonrasında da odun ateşinde kaynatılan bölüğün tek lüksü çaylarını içiyorlar. Aynı durumun Tugay Komutanı için de geçerli olduğunu bizzat görüyoruz.
Tabii konuşlanılan yerin hassasiyeti nedeniyle bölükte bazı yoklar sıralaması da mevcut. Örneğin televizyon, radyo olmadığı gibi tim komutanlarınca yaptırılan şınav ya da mekik çekmek dışında spor faaliyeti de bulunmuyor. Zaten olsa da yer ve zaman yok. Çünkü bölüğün bir bölümü uyurken diğerleri siperlerde eller tetikte dağları, tepeleri gözetliyor...Bunun önemini de herkes tek cümleyle özetliyor:
“Hudut namustur”