AK Parti Van Milletvekili aday adayı Cafer Giyik, seçim çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor.
Türkiye, 7 Haziran 2015 genel seçimleri için gün sayarken aday adayları çalışmalarını hızlandırdı. Genç ve dinamik aday adayları, yaşadıkları şehri temsil etmek için adaylık başvurusunda bulundular. Bunlardan biri de Ak Parti Van Milletvekili Aday Adayı Peyzaj Mimarı, AFAD eski Van İl Müdürü Cafer Giyik, yaptığı çalışmalarla Vanlı hemşerilerinin gönlünde taht kurarken, şimdi de mecliste Van’a daha fazla katkıda bulunmak için çalışmalara hazırlanıyor. Giyik, Van’ı temsil edecek 8 milletvekilinden biri olmak için yürüttüğü Van AFAD İl Müdürlüğü görevinden istifa edip, AK Parti Van İl Başkanlığı’na milletvekili aday adaylık başvurusu yaptı.
Kamuda 20 yılı aşkın bir süre hizmet yaptığını, bu sürenin 12 yılında yönetici olarak hizmet ettiğini ifade eden Giyik, “Son olarak yürüttüğüm AFAD Van İl Müdürlüğü görevinden aday olmak için istifa ettim. Ben “halka hizmeti hakka hizmet” olarak benimsemiş biriyim. Yaklaşan 7 Haziran seçimleri, Yeni Türkiye ile Eski Türkiye’nin seçimi olacaktır. Böyle bir seçimde Yeni Van’ı temsil etmek için seçimlere katılmaya karar verdim. AK Parti, Türkiye’yi türlü badirelerden atlatarak bugünlere getirmiş bir partidir. Allah’ın izni ve Vanlıların desteğiyle Yeni Türkiye’yi kurma sürecinde Yeni Van’ı kurmak için elimizi taşın altına koymamız gerektiğini düşündüm ve kararımı verdim. Van’ın üç temel sorunu vardır. Bunların biri aş, diğeri iş ve hepsinin temeli de çözüm sürecine konu olan barıştır. AK Parti, işin, aşın ve barışın partisidir. Türkiye’nin temel sorunlarını çözmek konusunda cesaretle adım atmış AK Partinin cesaretini Van’da taşıyacak bir kadronun içinde yer almak benim için onurdur” dedi.
Ailecek bu davayı, AK Parti davasını kutsal bir dava ve yolculuk olarak gördüklerini ifade eden Giyik, “Bu davaya tüm beşeri makam ve mevkilerin dışında, gelip geçecek heveslerin dışında bakıyoruz. Şahsım, ailem ve bütün akrabalarımla birlikte biz bu davaya katkı sunmak istiyoruz. Bu davaya katkı yapmanın bir şeref olduğunu düşünüyoruz. Ben doğma büyüme Vanlıyım. Askerlik ve üniversite hayatı dışındaki bütün yaşamım Van’da geçti. O’nun için Van’ın sıkıntılarını yakından biliyorum. Başta Van depremi olmak üzere Van’daki sıkıntılı günleri birlikte yaşadık. Van depreminin her kilometre taşında hizmet etme şansı yakaladım. O depremde ailem de büyük acılar çekti. Babam o depremde 2 genç evladını kaybetti. Eşim o depremde kardeşini kaybetti. Ama ben acılarımızı yüreğime gömüp, halkımıza hizmet etmeye devam ettim. Bizim bütün amacımız iş, aş ve barış problemi olan Van’ı iyi bir noktaya getirmek. Türkiye, tarihi bir dönemeçten geçerken sürecin içinde olmak için yola çıktık. Bu davaya gönül vermiş birisi olarak bu davayı daha ileriye taşımaktır. Bütün derdimiz ve amacımız Van’ı daha iyi bir yere getirmektir” şeklinde konuştu.
“VAN, ORTADOĞU’YA AÇILAN BİR KAPI OLACAKTIR”
Görev aldığı her alanda ortak akla önem verdiğini ifade eden Giyik, “Önce problemi tanımladık sonra o problemin nasıl çözüleceğine ilişkin uzun ve meşakkatli toplantılar gerçekleştirdik. Bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da takım çalışmasına özen göstererek Van’a vizyon kazandıracak pek çok projeden biri olan Van’ı İran ve Ortadoğu’ya açılan kapı haline getirmek istiyoruz. Bir noktanın daha altını çizmek isterim. Sayın Cumhurbaşkanımız, başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’ya yönelik Büyük ülke Türkiye vizyonuna sahiptir. Suriye’de Esed Rejiminin baskısı nedeniyle Türkiye’ye gelen mültecilere kapısını açmış ve insani açıdan her türlü yardımı yapmış bir ülkeyiz. Yaklaşık 1.5 milyon Suriyeli bugün Türkiye’nin ev sahipliğinde yaşamlarını sürdürmektedirler. Öte yandan aynı şey, Şengal ve Ayn El Arab’dan yani Kobani’den gelen kardeşlerimiz için de geçerlidir. Ortadoğuda yaşayan Türk, Kürt, Arap hepimiz kardeşiz. Ortak dini ve kültürel bağlarımız var. Onlara yönelik baskı ve şiddetin karşısında duran bir Türkiye Müslüman Ortadoğu için gurur verici bir tablodur. Bakınız Mısır’daki askeri darbeye karşı duran da, Gazze’deki kardeşlerimizin katledilmesine karşı duran da Türkiye’dir. Türkiye’ye bu kimlikli, kişilikli politikayı getiren Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’dur.
Türkiye’nin güçlendiğini gören Batılı güçler, diktatör Esed’in yaşaması için politika değişikliklerine gittikleri gibi DAEŞ’i de üretmişlerdir. Oysa İslam, barış ve kardeşlik dinidir. Hiç kimsenin dinimizi olumsuz göstermeye hakkı yoktur” dedi.