2002 yılından buyana Şanlıurfa’da su kirliliği ve su kaynaklarının korunmasına yönelik çalışmaları olan Harran Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Uyanık, Atatürk Barajının kirlik anlamında çok ciddi risk altında olduğunu söyledi. Devletin Atatürk Barajında kirliliği önlemek için önce Keban, Karakaya Barajını daha sonra Atatürk Barajını yaptığını hatırlatan Prof. Dr. Sinan Uyanık, Atatürk Barajına daha temiz suyu alabilmek için önce bu barajların yapıldığını dile getirdi.
BARAJIN SUYUNDAN TÜRKİYENİN TİCARET HACMİNİN İKİ KATI KADAR GELİR ELDE EDEBİLİRİZ

Atatürk Barajının suyunu içme suyu olarak şişelenip satıldığı taktirde ülke ekonomisine katkısını verdiği çarpıcı bir örnekle değerlendiren Prof. Dr. Sinan Uyanık "Bir saniyede 300 ton su Atatürk Barajına geliyor. Bununda günlük miktarı 25 milyon metreküptür. Bu suyu paketleyip 50 kuruştan satacak olursak günde 4 milyar dolar para kazanabilirsiniz. Bunu yıla çevirecek olursak yaklaşık 1 trilyon 500 milyar dolar gibi geliri biz Atatürk Barajının suyunu paketleyip sattığımızda elde edebiliriz. Bunu da Türkiye'nin ticaret hacmiyle kıyaslarsak ülkemizin ticaret hacmi yıllık 799 milyar dolar civarında. Türkiye’nin ticaret hacminin iki katı kadar şişelenmiş su olarak satarak gelir elde etmiş oluruz. Tabi bu gerçek hayatta mümkün değil. Suyumuzun ne kadar kıymetli olduğunu anlatmak için böyle bir örnek vermiş oldum" dedi.
ATATÜRK BARAJI FOSEPTİK TARZDA KULLANILIYOR

Atatürk Barajındaki su kalitesinin korunması anlamında TUBİTAK ile bu güne kadar çok önemli çalışmalar da yürüten Harran Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Uyanık, bu kadar önemli olan Atatürk Barajının Adıyaman ile Şanlıurfa arasında fosseptik tarzında kullanıldığını vurguladı. Harran Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Uyanık, Atatürk Barajındaki kirlikle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Atatürk Barajındaki kirliğin nedenlerini ve çözüm önerilerini de açıklayan Harran Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Uyanık bu konuda yaptıkları araştırmalarda şunları aktardı; "Atatürk Barajı çok ciddi riskler altında. Çünkü Atatürk Barajına Şanlıurfa, Adıyaman ve hatta Elazığ ile Diyarbakır’ın bazı ilçelerindeki yerleşim yerlerinin kanalizasyonları karışmakta. Adıyaman ve Adıyaman’a bağlı olan Kahta, Çelikhan gibi ilçelerin tüm atık suları Adıyaman merkezle birlikte arıtılmadan Atatürk Barajına bırakılmaktadır. Atatürk Barajı Adıyaman ile Şanlıurfa arasında fosseptik tarzında kullanılıyor. Adıyaman ilçelerinin ve köylerinin ve Şanlıurfa’nın Siverek, Bozova, Hilvan ilçelerinin ve buna bağlı köylerinin atık sularının hepsi arıtılmadan şu an Atatürk Barajına verilmekte. Diyarbakır’ın da Çermik ve Çüngüş, Elazığ’ın da Maden ilçesinin atık suları Atatürk Barajına akıyor. Bir ilin yani Adıyaman, 10 ilçe ve 192 köyün bunların tümünün atık suyu arıtılmadan Atatürk Barajına verilmekte. Yalnızca bununla da kalınmıyor. Adıyaman’daki tüm endüstriyel atık suları, Adıyaman’ın Katı Atık Depolama Tesisinin sızıntı suları, maalesef Atatürk Barajına veriliyor. Zaman zaman Bozova bölgesinde petrol boru hatlarının patlamasıyla petrol kirliliği baraja akmakta. Petrol kirliliğinin temizlenmesi çok zor. İşte bunlar bizim içme suyu olarak kullandığımız Atatürk Barajına karışmakta. Dolayısıyla bütün bu risklerden Atatürk Barajını korumamız gerekiyor.
GÜNDE 500 BİN NÜFUSUN KANALİZASYON SUYU BARAJA KARIŞIYOR

Şuanda 450 ile 500 bin nüfusun atık suyu Atatürk barajına karışıyor. Bu da günde 120 bin metreküp atık suya tekamül etmekte. Ama Fırat Nehri de Atatürk Barajına günde 25 milyon metre küp temiz su getiriyor.25 Milyon Metreküp temiz suyla kıyaslandığında 120 bin metre küp atık su küçük bir rakam olduğu için barajın özümseme kapasitesi yani tabiatın çarklarının kendi içerisinde dönmesi neticesinde bu kirlilik kısmen özümsendiği görülüyor ancak bazı kirlilikler var ki biyolik olarak bozuşmuyor. Zamanla biriken ve bu birikme neticesinde hem su ürünlerine hem de su tabanındaki sediment de belli bir düzeye geldikten sonra kontrol edilemez bir noktaya gelineceğinden büyük bir risk içeren kirlilikler de var. Bunlar da Atatürk Barajında bulunmakta.
BARAJA KANSOREJEN ATIKLAR DA KARIŞIYOR

Bu arada Atatürk Barajı havzası etrafındaki yapılan tüm tarımsal faaliyette fazla ürün almak için gübreler bitki koruma ilaçları pestisitler kullanılmakta. Tabi kullanılan gübreler pestisitler yağmur sularıyla birlikte fazla sulama neticesindeki sulama sularının drenaj sularının baraj sularına geri dönmesiyle birlikte kalan bu pestisitler ki bu kanserojendir ve baraj gölüne ulaşmakta. Yağmur sularının yüzeyde akışıyla baraja ulaşıyor. Dolayısıyla tüm bu kirlilikler aslında biz Şanlıurfa’daki halk için tehlike saçıyor. Çünkü Şanlıurfa’nın içme suyu Atatürk Barajından sağlanıyor. Şanlıurfa’nın içme suyu arıtma tesisinde bazı kirlilikler giderilmekte. Mesela bulanıklık gibi ve içerisindeki mikrobiyolojik kirlikler gibi. Ancak pestisit kalıntıları ve endüstriyel atıklardan gelen bazı mikro kirleticiler bunlar kanserojen olabilir, endokrim bozucu olabilir. Bu tür kirleticiler arıtılmadan halkın kullanımına sunulmakta. Dolayısıyla bu da Şanlıurfa için ciddi bir risk oluşturmakta.