Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Tüp Bebek Ünitesi Sorumlusu Yrd. Doç. Dr. Semih Zeki Uludağ, evlilik yaşı arttıkça tüp bebeğe olan talebin de arttığını kaydetti. Yrd. Doç. Dr. Uludağ, "Kadınlarda yaş ilerledikçe yumurtalıklardaki yumurta sayısı ve kalitesi düşmekte. Bu durum ise tüp bebek tedavisinde başarı şansının azaltmakta" dedi. 
Uludağ, yaptığı açıklamada, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri'nde yaptığı tüp bebek çalışmalarından bahsetti ve normal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftlerin tüp bebeğe olan talebini değerlendirdi.
Yrd. Doç. Dr. Uludağ, "Tüp bebekte başarı oranı birçok şeye bağlıdır. En önemli faktörlerden biri de kadının yaşıdır. Çünkü yaşın ilerlemesiyle birlikte yumurtalıklardaki yumurta sayısı ve kalitesi azaldığı için tüp bebek tedavisinde başarı şansı da azalır. Fakat uygun şartlarda tüp bebek başarı şansı yaklaşık yüzde 50 civarındadır. Kısırlık, çiftlerden bir yıl sonrasında gebelik elde edilmemesi olarak tanımlanır. Kısırlık çiftlerin yaklaşık yüzde 15'ini etkileyen bir problemdir. Günümüzde özellikle kadınların sosyo-kültür hayattaki etkilerinin artması, iş hayatında aktif rol oynamaya başlamaları, evlenme yaşlarının ertelenmesi ya da evlenseler bile kariyer nedeniyle çocuk sahibi olma yaşının ertelenmesinden dolayı tüp bebek tedavisi başvurularında artış görmekteyiz. Bunun sebebi de yaşla birlikte kadınlardaki yumurtalıklarda bulunan yumurta sayısının ve kalitesinin azalmasıdır" dedi.
Aşılama tedavisinde başarı oranının tüp bebek tedavisine göre daha düşük olduğunun altını çizen Uludağ, "Her infertilite çifte tüp bebek yapmak gerekmiyor. Açıklanamayan infertilite gibi faktörlerde aşılama tedavisiyle de olumlu sonuçlar alabiliyoruz. Aşılama uygulaması tüp bebek tedavisine göre daha ucuz ve daha kolay bir tedavi. Ancak başarı oranı biraz daha az. Başarı oranı tüp bebekte yüzde 50 iken aşılama yönteminde yüzde 15'i geçmez. Diğer taraftan aşılama tedavisinde başarısız olduğumuz hastalarda ya da bazı özel nedenlerden dolayı direk tüp bebek gereken hastalarda tüp bebek tedavisini zaten önermekteyiz. Özellikle erkek faktörde sperm sayısı hareketinin az olduğu veya hiç olmadığı hastalarda direk tüp bebek uygulaması yapılmaktadır. Yine ileri yaşta olan veya yumurta sayısı azalmış kadınlarda direk tüp bebek tedavisi gerektiği gibi her iki tüpü tıkalı veya tüpü olmayan kadınlarda da tüp bebek tedavisi uygulanır. Tüp bebek tedavisinde üst bir sınır yok. Hastanın maddi ve manevi olanakları el verdiği sürece denenebilir. Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçların meme kanserine veya yumurtalık kanseri gibi hastalıklara yol açmadığı görülmüştür. Ancak ara tümörlerde bir miktar risk artışı olduğu söylenebilir" diye konuştu.
2016 yılında çıkan yasaya göre artık yumurtalık rezervinde azalma olmuş, ailesinde erken menopoz hikâyesi olan ve yaşayan çocuğu olmayan kişilerin yumurtalarının da dondurulabileceğini söyleyen Uludağ, "Yumurta veya spermleri bazı şartlarda dondurup saklama şansımız var. Tüp bebek tedavisi sonrasında transferden geriye kalan embriyolarımız eğer iyi kalitelerde ise bunları dondurup, saklayabiliyoruz. Özellikle kanser tedavisi öncesinde yani kemoterapiye maruz kalmadan önce bu yumurtaları dondurup saklama şansımız var. Erkeklerde sperm, kadınlarda yumurta ya da embriyo dondurup saklayabiliyoruz. 2016 yönetmeliğinde bu konuyla ilgili yeni bir madde bulunmaktadır. Eskiden sadece kanser hastalarında ya da ışın tedavisi görecek hastalarda sperm ve embriyo dondurulup saklanabiliyorken yeni yönetmeliğe göre azalmış yumurta rezervi olan, ailesinde erken menopoz hikâyesi olan ve yaşayan çocuğu olmayan hastalarda yumurta dondurulup saklanabilecek. Birde kanser tedavisi görecek kadınlarda erkeklerden farklı olarak yumurtanın saklanması uzun zaman alıyor. Bu yüzden hastalar kemoterapi öncesinde bize yönlendirilirse biz bu hastaların uygulamalarına daha erken başlayabilir ve olumlu sonuç alabiliriz" şeklinde konuştu.